“Could Have V3” Yapısı
İngilizcede “could have V3” yapısı, genellikle geçmişteki potansiyel ama kullanılmamış imkanları veya fırsatları ifade etmek için kullanılır.
❗ İngilizcede “could have V3” yapısı, geçmişte gerçekleşmemiş olaylar ve bu olayların hayali veya varsayımsal sonuçları için kullanılan “üçüncü tip koşul cümlelerinde” (Type 3) kullanılabilir. Bu cümleler genellikle “if + past perfect” ile başlar ve sonuç kısmı “would have V3“, “could have V3“, veya “might have V3” şeklinde devam eder. Bakınız:
🇺🇸 If you had seen him, you couldn’t have mistaken him for someone else.
🇹🇷 Eğer onu görmüş olsaydın, başkasıyla karıştırmış olamazdın.
❗ “Could” kelimesi, “Silent L” harfine sahiptir. Dolayısıyla “l” harfi telaffuz edilmez ve /kud/ şeklinde okunur.
Olumlu | ||
---|---|---|
Özne | Could | Fiil |
I, you, we, they, he, she, it | could have | V3 |
🇺🇸 He said that “A woman never forgets the men she could have married.”
🇹🇷 “Bir kadın evlenebileceği erkekleri asla unutmaz” dedi.
🇺🇸 Although he had no free time, he could have met her.
🇹🇷 Her ne kadar boş zamanı olmasa da, onunla buluşabilirdi.
🇺🇸 History is the sum total of the things that could have been avoided.
🇹🇷 Tarih, kaçınılabilecek şeylerin toplamıdır.
🇺🇸 Thomas got really lucky while driving. It could have caused a terrible accident.
🇹🇷 Thomas araba sürerken gerçekten şanslıydı. Korkunç bir kazaya neden olabilirdi.
🇺🇸 She could have chosen a different career path.
🇹🇷 Farklı bir kariyer yolu seçebilirdi.
Olumsuz | ||
---|---|---|
Özne | Could | Fiil |
I, you, we, they, he, she, it | could not have couldn’t have | V3 |
❗”Couldn’t have V3” yapısı olumsuz cümlelerde, geçmişte gerçekleşmesi imkansız olduğu düşünülen olayları anlatmak için kullanılır.
🇺🇸 He couldn’t have seen Anna. She is in Paris.
🇹🇷 Anna’yı görmüş olamaz. O, Paris’te.
🇺🇸 John couldn’t have been in a car accident. He was at home.
🇹🇷 John bir araba kazası geçirmiş olamaz. O evdeydi.
🇺🇸 He couldn’t have gone to London. He was in the hospital because he was sick.
🇹🇷 Londra’ya gitmiş olamaz. Hasta olduğu için hastanedeydi.
Soru | ||
---|---|---|
Could | Özne | Fiil |
could could couldn’t | I, you, we, they, he, she, it have I, you, we, they, he, she, it not have I, you, we, they, he, she, it have | V3 |
🇺🇸 Could I have done something to help you?
🇹🇷 Sana yardım etmek için bir şey yapabilir miydim?
🇺🇸 Could we have made a better decision?
🇹🇷 Daha iyi bir karar verebilir miydik?
🇺🇸 Could he have known about the surprise party?
🇹🇷 Sürpriz partiyi biliyor olabilir miydi?
🇺🇸 Could they have misunderstood the instructions?
🇹🇷 Talimatları yanlış anlamış olabilirler mi?
🇺🇸 Could you have prevented the mistake?
🇹🇷 Hatayı önleyebilir miydin?
İngilizcede “could have V3” yapısı ile sorulmuş bu tarz sorulara verebileceğimiz “evet-hayır” cevapları ise aşağıdaki gibi olur.
Soru | Evet | Hayır |
---|---|---|
Could I have V3 …? | Yes, you could have. | No, you could not have (couldn’t have). |
Could you have V3 …? | Yes, I could have. Yes, we could have. | No, I could not have (couldn’t have). No, we could not have (couldn’t have). |
Could we/they have V3 …? | Yes, you could have. Yes, they could have. | No, you could not have (couldn’t have). No, they could not have (couldn’t have). |
Could he/she/it have V3 …? | Yes, he could have. Yes, she could have. Yes, it could have. | No, he could not have (couldn’t have). No, she could not have (couldn’t have). No, it could not have (couldn’t have). |
“Could Have V3” Yapısı Hangi Durumlarda Kullanılır?
İngilizcedeki “coud have V3“, geçmişte mümkün olabilecek fakat gerçekleşmeyen eylemleri ifade etmek için kullanılan bir “perfect modals” yapısıdır. Genellikle aşağıdaki gibi durumlarda kullanılır:
1. Kaçırılmış Fırsatlar: Geçmişte mümkün olabilecek ama gerçekleşmeyen eylemleri ifade etmek için kullanılır.
🇺🇸 I could have gone to the concert, but I was too tired.
🇹🇷 Konsere gidebilirdim ama çok yorgundum.
🇺🇸 She could have studied abroad, but she chose to stay.
🇹🇷 Yurt dışında eğitim alabilirdi ama kalmayı tercih etti.
🇺🇸 We could have taken a taxi, but we decided to walk.
🇹🇷 Taksiye binebilirdik ama yürümeye karar verdik.
🇺🇸 He could have accepted the job offer, but he declined.
🇹🇷 İş teklifini kabul edebilirdi ama reddetti.
2. Yetenek veya İmkanların İfade Edilmesi: Bir kişinin geçmişte yapabileceği ama yapmadığı bir şeyi ifade etmek için kullanılır.
🇺🇸 She could have won the race if she had tried harder.
🇹🇷 Daha çok çabalasaydı yarışı kazanabilirdi.
🇺🇸 You could have learned Spanish if you had practiced more.
🇹🇷 Daha çok pratik yapsaydın İspanyolca öğrenebilirdin.
🇺🇸 He could have become a great musician, but he never pursued it.
🇹🇷 Harika bir müzisyen olabilirdi ama bunu hiç takip etmedi.
🇺🇸 They could have finished the project earlier, but they procrastinated.
🇹🇷 Projeyi daha erken bitirebilirlerdi ama işleri ertelediler.
3. Spekülasyon Yapmak: Geçmişte olabilecek ama gerçekleşmeyen eylemler hakkında tahmin yürütmek için kullanılır.
🇺🇸 They could have been a great team, but they never worked together.
🇹🇷 Harika bir takım olabilirlerdi ama hiçbir zaman birlikte çalışmadılar.
🇺🇸 It could have been a disaster if we hadn’t been careful.
🇹🇷 Dikkatli olmasaydık bu bir felaket olabilirdi.
🇺🇸 She could have met him at the party, but I’m not sure.
🇹🇷 Onunla partide tanışmış olabilir, ama emin değilim.
🇺🇸 He could have been the best player in the league, but he got injured.
🇹🇷 Ligdeki en iyi oyuncu olabilirdi ama sakatlandı.
4. Nazik Eleştiri veya Öneri: Bir kişinin daha iyi bir seçim yapabileceğini veya farklı davranması gerektiğini kibarca belirtmek için kullanılır.
🇺🇸 You could have called me to inform me about the delay.
🇹🇷 Gecikme hakkında beni bilgilendirebilirdin.
🇺🇸 He could have been more polite to the guests.
🇹🇷 Misafirlere karşı daha nazik olabilirdi.
🇺🇸 They could have organized the event better.
🇹🇷 Etkinliği daha iyi organize edebilirlerdi.
🇺🇸 She could have spoken more clearly during the presentation.
🇹🇷 Sunum sırasında daha net konuşabilirdi.
5. Pişmanlık İfade Etmek: Kendi yaptığımız hatalar veya kaçırdığımız fırsatlar üzerine pişmanlık ifade etmek için de kullanılır.
🇺🇸 I could have prepared better for the interview.
🇹🇷 Mülakat için daha iyi hazırlanabilirdim.
🇺🇸 We could have taken more photos during the trip.
🇹🇷 Gezi sırasında daha fazla fotoğraf çekebilirdik.
🇺🇸 I could have bought that jacket, but I changed my mind.
🇹🇷 O ceketi alabilirdim ama fikrimi değiştirdim.
🇺🇸 He could have apologized earlier.
🇹🇷 Daha erken özür dileyebilirdi.
He had money and could have paid off all his debts, but I don’t think he did.
cümlesi “Parası vardı, tüm borçlarını ödemiş olabilir/kapatmış olabilir, ama ödediğini sanmıyorum/bana sorarsanız ödememiştir.” şeklinde çevrilmesi lazım diye düşünüyorum.
could have done, geçmişte mümkün olmasına rağmen gerçekleşmemiş olan işleri ifade etmek için kullanılır, yani gerçekleşmediği biliniyor. Dolayısıyla cümlenin sonundaki tahmin/olasılık ifadesi tezat oluşturuyor.
teşekkürler
“Could have” yapısı genellikle geçmişte mümkün olmasına rağmen gerçekleşmemiş eylemler için kullanılır. Bu durumda, bu yapı, kişinin geçmişte borçlarını ödeyebilecek durumda olduğunu, ancak cümlede belirtildiği gibi muhtemelen ödemediğini gösterir.
Sizin belirttiğiniz çeviri, cümlenin bu belirsizliğini ve olasılığını çok iyi yansıtmıştır (“Parası vardı, tüm borçlarını ödemiş olabilir/kapatmış olabilir, ama ödediğini sanmıyorum/bana sorarsanız ödememiştir.”)
Bu çeviri, İngilizce cümlede belirtilen belirsizlik ve olasılık tonunu korur ve Türkçe’de doğal bir ifadeyle aynı anlamı verir. Katkınız için çok çok teşekkür ederim 🙏🙏