İngilizcede “Have to” Kip Belirteci
Bu dersimizde, İngilizcede yaygın bir şekilde kullanılan ve dışsal zorunluluklar, yasalar veya kişisel sorumlulukları anlatmak için kullanılan “have to” kip belirtecini (modal verbs) ele alacağız. İlk olarak kipimizin olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinde nasıl kullanıldığını inceleyelerek başlayalım:
Olumlu Cümle | ||
---|---|---|
Özne | Have to | Fiil |
I, you, we, they | have to | V1 |
he, she, it | has to |
🇺🇸 I have to wake up early for work every day.
🇹🇷 Her gün işe gitmek için erken uyanmak zorundayım.
🇺🇸 She has to take her kids to school in the morning.
🇹🇷 Sabahları çocuklarını okula götürmek zorunda.
🇺🇸 They have to wear a uniform at school.
🇹🇷 Okulda üniforma giymek zorundalar.
🇺🇸 We have to pay the rent at the beginning of each month.
🇹🇷 Her ayın başında kirayı ödemek zorundayız.
Olumsuz Cümle | ||
---|---|---|
Özne | Have to | Fiil |
I, you, we, they | do not have to don’t have to | V1 |
he, she, it | does not have to doesn’t have to |
🇺🇸 They don’t have to wear formal clothes at work.
🇹🇷 İş yerinde resmi kıyafet giymek zorunda değiller.
🇺🇸 We don’t have to wake up early on Sundays.
🇹🇷 Pazar günleri erken kalkmak zorunda değiliz.
🇺🇸 He doesn’t have to drive to work because he takes the subway.
🇹🇷 Metroya bindiği için işe arabayla gitmesine gerek kalmıyor.
Olumsuz Cümle | ||
---|---|---|
Do | Have to | Fiil |
Do I, you, we, they Do I, you, we, they Don’t I, you, we, they | have to not have to have to | V1 |
Does he, she, it Does he, she, it Doesn’t he, she, it | have to not have to have to |
🇺🇸 Do I have to bring my laptop to the meeting?
🇹🇷 Toplantıya dizüstü bilgisayarımı getirmem gerekiyor mu?
🇺🇸 Does she have to pick up the kids from school every day?
🇹🇷 Her gün çocukları okuldan almak zorunda mı?
🇺🇸 Do we have to make a reservation at the restaurant?
🇹🇷 Restoranda rezervasyon yapmak zorunda mıyız?
🇺🇸 Doesn’t he have to wear a suit for work? (Olumsuz Soru)
🇹🇷 İş için takım elbise giymesi gerekmiyor mu?
İngilizcede “have to” ile sorulmuş bu tarz sorulara verebileceğimiz “evet-hayır” cevapları ise aşağıdaki gibi olur.
Soru | Evet | Hayır |
---|---|---|
Do I have to V1 …? | Yes, you do. | No, you do not have to (don’t have to). |
Do you have to V1 …? | Yes, I do. Yes, we do. | No, I do not have to (don’t have to). No, we do not have to (don’t have to). |
Do we have to V1 …? Do they have to V1 …? | Yes, you do. Yes, they do. | No, you do not have to (don’t have to). No, they do not have to (don’t have to). |
Does he have to V1 …? Does she have to V1 …? Does it have to V1 …? | Yes, he does. Yes, she does. Yes, it does. | No, he does not have to (doesn’t have to). No, she does not have to (doesn’t have to). No, it does not have to (doesn’t have to). |
İngilizcede “Have to” Hangi Durumlarda Kullanılır?
1. Zorunlu Kurallar ve Yönergeler: “Have to” genellikle resmi kurallar veya yasaları belirtmek için kullanılır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
🇺🇸 You have to be 18 years old to vote in the elections.
🇹🇷 Seçimlerde oy kullanabilmek için 18 yaşında olman gerekiyor.
🇺🇸 In this country, you have to drive on the right side of the road.
🇹🇷 Bu ülkede, yolun sağ tarafında araba kullanmak zorundasın.
🇺🇸 Students have to wear uniforms at this school.
🇹🇷 Öğrencilerin bu okulda üniforma giymesi gerekiyor.
🇺🇸 You have to turn off your phone during the flight.
🇹🇷 Uçuş sırasında telefonunu kapatmak zorundasın.
2. Kişisel Sorumluluklar: Kişisel görevler, görevler veya sorumlulukları ifade etmek için “have to” kullanılır. Örneğin:
🇺🇸 I have to finish this report by the end of the day.
🇹🇷 Bu raporu gün sonuna kadar bitirmek zorundayım.
🇺🇸 We have to pay our rent by the first of each month.
🇹🇷 Her ayın birinde kiramızı ödememiz gerekiyor.
🇺🇸 I have to prepare for my presentation next week.
🇹🇷 Gelecek haftaki sunumum için hazırlanmam gerekiyor.
🇺🇸 She has to pick up her kids from school.
🇹🇷 Çocuklarını okuldan alması gerekiyor.
3. Mecburiyetler: “Have to” ifadesi, yapılması gereken şeyin tek seçenek olduğu durumlarda o seçeneğin yapılması gerektiğini belirtmek için kullanılır. Örneğin:
🇺🇸 We have to take the next train or we will be late.
🇹🇷 Bir sonraki trene binmek zorundayız yoksa geç kalacağız.
🇺🇸 We have to take this road; the other one is closed for construction.
🇹🇷 Bu yolu kullanmak zorundayız; diğeri inşaat nedeniyle kapalı.
🇺🇸 I have to get glasses; my eyesight is getting worse.
🇹🇷 Gözlük almak zorundayım; görme yeteneğim kötüleşiyor.
🇺🇸 I have to wake up early tomorrow for my flight.
🇹🇷 Yarınki uçuşum için erken kalkmak zorundayım.
4. Planlar ve Düzenlemeler: Gelecekteki planları ve düzenlemeleri ifade etmek için “have to” kullanılır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
🇺🇸 I have to go to the bank tomorrow to pay my bills.
🇹🇷 Faturalarımı ödemek için yarın bankaya gitmek zorundayım.
🇺🇸 I have to go to the post office to send this package.
🇹🇷 Bu paketi göndermek için postaneye gitmek zorundayım.
🇺🇸 We have to reserve tickets for the concert next week.
🇹🇷 Gelecek haftaki konser için bilet ayırtmak zorundayız.
🇺🇸 She has to book a hotel room for her trip.
🇹🇷 Seyahati için otel odası rezerve etmek zorunda.
5. Tavsiye ve Öneriler: “Have to” ifadesi, bir kişinin yapması önerilen bir şeyi belirtmek için kullanılır. Örneğin:
🇺🇸 You have to try this new restaurant, the food is amazing.
🇹🇷 Bu yeni restoranı denemelisin, yemekler harika.
🇺🇸 You have to try this dessert, it’s delicious.
🇹🇷 Bu tatlıyı denemelisin, çok lezzetli.
🇺🇸 I think you have to talk to him about this issue.
🇹🇷 Sanırım bu konuda onunla konuşman gerekiyor.
🇺🇸 You have to visit Paris, it’s a beautiful city.
🇹🇷 Paris’i ziyaret etmelisin, çok güzel bir şehir.
Diğer Zamanlarda “Have to” Kullanımı
“Have to” yapısı İngilizcede diğer zamanlarda da kullanılabilmektedir:
🇺🇸 I had to finish my homework before I could go out.
🇹🇷 Dışarı çıkmadan önce ödevimi bitirmek zorunda kaldım.
🇺🇸 She had to leave early due to an emergency.
🇹🇷 Acil bir durum nedeniyle erken ayrılmak zorunda kaldı.
🇺🇸 I will have to wake up early tomorrow for my flight.
🇹🇷 Yarınki uçuşum için erken kalkmak zorunda olacağım.
🇺🇸 They will have to find a new apartment soon.
🇹🇷 Yakında yeni bir daire bulmak zorunda olacaklar.
🇺🇸 I am having to take on extra shifts at work.
🇹🇷 İşte ekstra vardiyalar almak zorunda kalıyorum.
🇺🇸 She is having to drive her brother to school this week.
🇹🇷 Bu hafta kardeşini okula götürmek zorunda kalıyor.
🇺🇸 I have had to work late every night this week.
🇹🇷 Bu hafta her gece geç saatlere kadar çalışmak zorunda kaldım.
🇺🇸 She had had to explain the situation multiple times.
🇹🇷 Durumu defalarca açıklamak zorunda kalmıştı.
🇺🇸 He must have had to leave early.
🇹🇷 Erken ayrılmak zorunda kalmış olmalı.
🇺🇸 She might have had to call the doctor.
🇹🇷 Doktoru aramak zorunda kalmış olabilir.
🇺🇸 They could have had to cancel their trip.
🇹🇷 Seyahatlerini iptal etmek zorunda kalmış olabilirler.
Have to, Must ve Should Arasındaki Fark Nedir?
Have to konu anlatımı yaparken must ve should ile olan benzerliğini ve bu iki kip belirteci ile olan farkları anlatmazsak olmaz. “Have to”, “must” ve “should” ifadeleri İngilizcede zorunluluk ve tavsiye ifade eder ancak bunlar aralarında bazı nüans farkları bulunmaktadır.
1. “Have to” yapısı, dışsal zorunlulukları ifade eder. Yani bir başkası veya belirli bir durum tarafından uygulanan bir gerekliliğin veya zorunluluğun sonucu olarak kullanılır. Özellikle resmi kurallar, yasalar veya kişisel sorumluluklarla ilişkilidir. Örneğin:
🇺🇸 You have to wear a seatbelt when driving.
🇹🇷 Araba kullanırken emniyet kemeri takmak zorundasınız.
2. “Must” daha çok içsel zorunlulukları ifade eder. Buradaki referans, kişinin kendisi tarafından belirlenen bir gerekliliğin veya zorunluluğun söz konusu olmasıdır. “Must” ve “have to” arasındaki fark, sadece içsel vs. dışsal zorunluluk meselesi değil, aynı zamanda otorite, bağlam ve resmiyet düzeyi ile de ilgilidir. Yani kişi burada “öf ya yarın erken kalkmak zorundayım!” derken “have to” kullanır çünkü belli ki bu zorundalığı istemiyor. Ama “must” ise bu zorunluluğa gönlü razı etmiştir. Örneğin, “yarın kız arkadaşımla buluşacağım için erken kalkmak zorundayım!” cümlesini “must” ile kullanınca kişi sanki bu zorunluluğu bir “var olma amacı” gördüğü için sevmektedir. 😌
✅ I must wake up early tomorrow. (Yarın erken kalkmalıyım!) → Burada kişi bunu bir amaç, görev, hatta ideal olarak görüyor. İsterse de istemese de, bunu içselleştirmiş.
✅ I must exercise more! (Daha çok spor yapmalıyım!) → Burada kişi spor yapmayı önemli bir gereklilik olarak görüyor, hatta belki kendini motive ediyor.
✅ I must meet her tomorrow! (Onunla yarın buluşmalıyım!) → Burada kişi, bu buluşmayı çok istiyor ve heyecanla bekliyor. Duygusal bir bağlılık ve içsel bir istek var.
✅ I have to wake up early tomorrow. (Yarın erken kalkmak zorundayım… 😩) → Kişi bunu bir görev olarak görüyor ama içten içe buna pek istekli değil. Belki iş, okul veya başka bir zorunluluk nedeniyle kalkmak zorunda.
✅ I have to finish this report today. (Bu raporu bugün bitirmek zorundayım…) → Bunu yapması gerekiyor ama büyük ihtimalle içinden gelmiyor. Patronu, okulu veya başka biri onu buna mecbur bırakmış olabilir.
✅ I have to go to work. (İşe gitmek zorundayım.) → Kendi içinden gelen bir istek değil, dış etkenler (patron, maaş, kurallar) zorunlu kılıyor.
Özetle, İngilizcede “must” ve “have to” arasındaki fark nedir sorusuna şu cevabı verebiliriz: “Must”, kişi zorunluluğu benimsemiş, içselleştirmiş ve hatta belki coşkulu bir şekilde kabullenmiş olabilir. “Have to”, kişi zorunluluğu dışsal bir baskıdan dolayı yapmak zorunda hissediyor ve belki de bundan hoşlanmıyor.
❗Önemli bir not olarak “must not” ve “do not have to” ifadeleri arasında da önemli bir fark olduğunu belirtmek isterim. “Must not” bir şeyin yapılmasının yasak olduğunu belirtirken, “do not have to” bir şeyin yapılmasının gerekli olmadığını belirtir. Örnekle göstermek gerekirse:
🇺🇸 You must not smoke in this area.
🇹🇷 Bu alanda sigara içmek yasaktır.
🇺🇸 You do not have to wear a tie to the event.
🇹🇷 Etkinliğe kravat takmak zorunda değilsiniz.
3. “Should” ifadesi, bir şeyin yapılmasını tavsiye etmek için kullanılır. Yani, bir şeyin yapılmasının iyi veya uygun olacağını belirtir ancak yapılmasının zorunlu olmadığını ifade eder. Genellikle bir öneri, tavsiye veya genel kural belirtir. Yapmamanız durumunda size bir yaptırımı yoktur. Örneğin:
🇺🇸 You should drink plenty of water every day.
🇹🇷 Her gün bol su içmelisin.