İngilizcede Miş’li Geçmiş Zaman (Past Perfect Tense)
İngilizcede “past perfect tense“, genel olarak “mişli geçmiş zaman” ya da “mişli geçmiş zamanın hikayesi” (mişti, miştim …) şeklinde kullanılan bir kiptir.
“Past Perfect Tense” Kullanımı
Tanım olarak “past perfect tense”, geçmişte başlayıp, başka bir geçmişteki olaydan önce sona eren eylemleri ifade eden bir zaman dilimidir. Bu zaman dilimi, daha önce gerçekleşmiş ve genellikle başka bir geçmiş zaman olayıyla ilişkilendirilen eylemlerin tamamlanmış olduğunu vurgular.
Örneğin, bir kitabı okuyup bitirdiğimizi ve sonra filmi izlediğimizi düşünelim. Bu durumu “past perfect tense” kullanarak şöyle ifade edebiliriz: “I had finished the book before I watched the movie.” (Filmi izlemeden önce kitabı bitirmiştim.) Bu cümlede, kitabı bitirme eylemi, filmi izleme eyleminden önce tamamlanmıştır.
Bu zaman dilimi, genellikle iki geçmiş olay arasındaki sıralamayı belirtmek veya bir olayın diğerinden önce gerçekleştiğini vurgulamak için kullanılır. “Past perfect tense”, özellikle anlatılarda ve hikayelerde, geçmişteki olayların kronolojisini açıklamak için sıkça tercih edilir.
Benzer bir anlatımı Türkçede ifade etmek için “-miş’li geçmiş zaman” kullanılır. Bu zaman kipi, fiil köküyle uyumlu olacak şekilde “-miş”, “-mış”, “-muş”, “-müş” eklerini alır.
Ancak tam da bu noktada önemli bir notu da belirtmek isterim. “Past perfect tense”, her ne kadar Türkçeye “miş’li geçmiş zaman” olarak çevrilse de, bunu birebir çeviri olarak kullanmak yanılgıya yol açacaktır. Zira bu kipin temel amacı, geçmişte gerçekleşmiş iki olayın hangisinin daha önce olduğunu belirtmektir. Dolayısıyla, cümleniz tek bir geçmiş olayı içeriyorsa “past perfect tense” yerine “simple past tense” (di’li geçmiş zaman) kullanmanız daha uygun olacaktır.
“Past perfect tense” yapısı kurulurken, öznenin tekil veya çoğul olmasına bakılmaksızın “had” yardımcı fiili kullanılır ve cümlenin ana fiilinin üçüncü halini (past participle) ekleriz. Yapı şu şekildedir: had + V3.
Konumuzu genel hatlarıyla açıkladığımıza göre, “past perfect tense” ile olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinin nasıl kurulduğunu inceleyelim.
“Past Perfect Tense” ile Olumlu Cümleler
“Past perfect tense” ile olumlu bir cümle oluşturmak için, özne ne olursa olsun “had” yardımcı fiilini kullanırız. Ardından, cümlenin ana fiilinin üçüncü hali (past participle) eklenir.
Özne | Had | Fiil |
---|---|---|
I, you, we, they, he, she, it | had ‘d | V3 |
🇺🇸 I had finished my assignment before the deadline.
🇹🇷 Son teslim tarihinden önce ödevimi bitirmiştim.
🇺🇸 She had left the meeting before I arrived.
🇹🇷 Ben varmadan önce toplantıdan ayrılmıştı.
🇺🇸 We had completed the project before the end of the semester.
🇹🇷 Projeyi dönem bitmeden tamamlamıştık.
“Past Perfect Tense” ile Olumsuz Cümleler
Olumsuz cümleler yapabilmek için, “had” yardımcı fiilinin arkasına “not” olumsuzunu ekleriz ve ardından ana fiilin yine üçüncü halini (past participle) koyarız.
Özne | Had | Fiil |
---|---|---|
I, you, we, they, he, she, it | had not ‘d not hadn’t | V3 |
🇺🇸 I hadn’t finished my assignment before the deadline.
🇹🇷 Son teslim tarihinden önce ödevimi bitirmemiştim.
🇺🇸 She had not left the meeting before I arrived.
🇹🇷 Ben varmadan önce toplantıdan ayrılmamıştı.
🇺🇸 We hadn’t completed the project before the end of the semester.
🇹🇷 Projeyi dönem bitmeden tamamlayamamıştık.
❗ ‘d not kısaltması daha az kullanılmaktadır. Kullanıldığında ise bağlamından anlaşılabilir olması gereklidir. Zira ‘d kısaltması “would” için kullanılabilir olduğundan karışıklığa yol açabilir.
“Past Perfect Tense” ile Soru Cümleleri
“Past perfect tense” kullanarak soru cümleleri oluştururken cümlenin başında “had” yardımcı fiilini getirirz ve ardından özneyi ve ana fiilin üçüncü halini (past participle) yerleştiririz. Pekala olumsuz soru cümleleri de olabilir. Bakınız:
Had | Özne | Fiil |
---|---|---|
➕ had ➖ had ➖ hadn’t | I, you, we, they I, you, we, they not I, you, we, they | V3 |
🇺🇸 Had you finished your assignment before the deadline?
🇹🇷 Ödevini son teslim tarihinden önce bitirmiş miydin?
🇺🇸 Hadn’t she left the meeting before I arrived?
🇹🇷 Ben gelmeden toplantıdan ayrılmamış mıydı?
🇺🇸 Had they not completed the project before the end of the semester?
🇹🇷 Dönem sonu gelmeden projeyi tamamlamamışlar mıydı?
Bu tarz sorulara verilen cevaplar “evet” ve “hayır” içerdiği için böylesi sorulara “yes/no questions” denir. İngilizcede “past perfect tense” ile kurulan “yes/no questions” sorularına aşağıdaki gibi cevap verilir:
Özne | Soru Cümlesi | Evet | Hayır |
---|---|---|---|
I | Had I finished the project before the deadline? | Yes, I had. | No, I hadn’t. |
You | Had you seen the movie before we talked about it? | Yes, I had. | No, I hadn’t. |
He/She/It | Had he/she/it arrived before the meeting started? | Yes, he/she/it had. | No, he/she/it hadn’t. |
We/They | Had we/they completed the work before the due date? | Yes, we/they had. | No, we/they hadn’t. |
İngilizcede “Past Perfect Tense” Hangi Durumlarda Kullanılır?
⭐ Geçmişte meydana gelmiş iki olaydan birinin diğerinden geçmişte olduğunu belirtirken kullanılır.
🇺🇸 The thief had fled when the police arrived.
🇹🇷 Polis geldiğinde hırsız kaçmıştı.
🇺🇸 By the time the doctor arrived, the injured man had bled to death.
🇹🇷 Doktor varan kadar yaralı adam kan kaybından ölmüştü.
🇺🇸 I was sick because I had overeaten the previous night.
🇹🇷 Hastaydım çünkü önceki gece fazla yemiştim.
⭐ Geçmişte belirli bir eylem veya zamandan önceki süreci anlatmak için kullanılır:
🇺🇸 I had used it for 5 years before my computer broke down.
🇹🇷 Bilgisayarım bozulmadan önce 5 yıl kullanmıştım.
🇺🇸 Had you ever visited İstanbul before your trip in 2000?
🇹🇷 2000 yılındaki seyahatinizden önce İstanbul’u hiç ziyaret etmiş miydiniz?
⭐ “Past perfect tense”, geçmişte yapılmış iki işten daha önce yapılmış olanı anlattığı için beraberinde “simple past tense” içeren bir cümle kullanılır. Çoğu zaman bu cümleler, “before“ ve “after” bağlaçları ile birbirlerine bağlanırlar. Genellikle “before” bağlacı, “simple past” olan cümlenin başında yer alırken “after” bağlacı ise “past perfect” içeren cümlenin başında yer alır.
🇺🇸 Before she went to the party, she had finished all her work.
🇹🇷 Partiye gitmeden önce bütün işlerini bitirmişti/bitirdi.
🇺🇸 After she had finished her homework, she watched a movie.
🇹🇷 Ödevini bitirdikten sonra bir film izledi
Türkçede “sonra” ve “önce” bağlaçlarının kullanımı, İngilizcedekinin aksine bir sıralama gösterir. Türkçede, “miş’li geçmiş zaman” (İngilizcedeki “past perfect” zamanına karşılık gelir) bir olayı anlatan cümle, “sonra” bağlacından sonra gelir. Bu, İngilizcedeki “after” kullanımının tam tersidir. Örneğin, “Ödevini bitirmişti, sonra bir film izledi” şeklinde bir cümlede, “ödevini bitirmişti” kısmı “miş’li geçmiş zaman”ı (past perfect) ifade eder ve “sonra” bağlacından sonra yer alır.
Benzer şekilde, “önce” bağlacı ise “di’li geçmiş zaman” (İngilizcedeki “simple past” zamanına denk gelir) ile kullanılan bir olayı anlatan cümleden sonra gelir, bu da İngilizcedeki “before” kullanımının tersidir. Yani, “Bütün işlerini bitirmişti, önce partiye gitti” cümlesinde, “önce” bağlacı “di’li geçmiş zaman”ı (simple past) ifade eden “partiye gitti” kısmından sonra gelir.
❗ Bir cümlede birden fazla “perfect” zamanda kurulmuş cümle olamaz.
🇺🇸 By the time he had arrived, the meeting had already been finished. 👎🏻
🇺🇸 By the time he arrived, the meeting had already finished. 👍🏻
🇹🇷 O geldiğinde toplantı çoktan bitmişti.
❗ “Past perfect”, bazı cümlelerde present perfect tense ile karıştırılmaktadır. Aşağıdaki cümlemizi inceleyin:
🇺🇸 I have never seen an actress.
🇹🇷 Hiç aktris görmedim.
Yukarıdaki cümlede, cümleyi söyleyen kişinin bugüne kadar hiç aktris görmediği ve hala göremediği anlaşılmaktadır. Yani cümlemiz, konuşma anına kadar geçen süre içinde hiçbir zaman bir aktris görülmediğini ifade etmektedir. Bu cümle aynı zamanda konuşma anının kendisi de dahil olmak üzere geçmişten günümüze kadar olan süreci kapsar. Haliyle, bu durum hala devam etmektedir.
Bir de aşağıdaki cümleyi inceleyiniz:
🇺🇸 I had never seen an actress.
🇹🇷 Hiç aktris görmemiştim.
Buna karşılık, aynı cümleyi “past perfect tense” ile söyleyen kişi, o ana kadar hiç aktris görmediği, ancak tam o esnada ilk kez gördüğü anlatılmaktadır. Böylece bahsi geçen “o an” artık geçmişte kalmaya başlayan bir zaman dilimini ifade etmektedir. Bu kullanım sayesinde, kişinin o ana kadar hiç bu kadar güzel bir kadın görmemiş olduğunu ve bu deneyimin tam o anda yaşandığını ifade edilmektedir. Bir iltifat bağlamında değerlendirdiğimizde bunun karşıdaki kişiye o anın ne denli özel ve önemli olduğunu hissettirecek güçlü bir ifade olduğu görülecektir.
Bundan dolayı, güzel bir kadınla konuşurken (şu anda) onu ilk gördüğünüz ana, yani şu ana, atıfta bulunarak “I had never seen such a beautiful woman (Hiç bu kadar güzel bir kadın görmemiştim).” demek çok yerinde bir iltifat olacaktır. 😍 😍 😍
Neden mi?! Çünkü o ana kadar gerçekleşmemiş bir şey tam da o esnada ilk kez gerçekleşmiş olacak da ondan.