Intensifiers (Pekiştiriciler) Konu Anlatımı
Özellikle sıfatları olmak üzere İngilizcede kelimelerin anlamlarını güçlendirmek için intensifiers olarak adlandırılan kelimeler kullanılmaktadır.
Intensifiers (Pekiştiriciler)
Gündelik yaşamda yaygın bir şekilde kullanılan bu kelimelerden en bilindik olanları aşağıdaki tabloda derlenmiştir:
Intensifiers | Pekiştiriciler |
---|---|
very | çok |
really | gerçekten, cidden |
absolutely | kesinlikle, muhakkak |
completely | tamamıyla, tamamen |
extremely | son derece, aşırı derecede |
highly | hayli, son derece, oldukça |
incredibly | olağanüstü, inanılmaz |
totally | tamamen, bütünüyle |
Very (çok)
Çok anlamına gelen very genel olarak “big” gibi sıfatlarla kullanılmaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir husus var ki o da “enormous” (very big) gibi daha güçlü anlama sahip olan sıfatlarla very kullanılmamalı. Zira böylesi güçlü sıfatlarla very yerine “really”, “absolutely”, “completely” gibi pekiştiriciler tercih edilmeli.
Anna is a very polite person. Anna çok kibar bir insandır. | |
She is a very talented painter. O çok yetenekli bir ressam. | |
He is not a very tall basketball player. Çok uzun boylu bir basketbolcu değil. |
Really (gerçekten, cidden)
Cidden, gerçekten anlamına gelir.
I am really tired. gerçekten yorgunum. | |
The movie was really good. Film gerçekten güzeldi. | |
Are you really not going to make up with him? Onunla gerçekten barışmayacak mısın? |
Absolutely (kesinlikle)
Kesinlikle anlamına gelir.
She was absolutely right. Kesinlikle haklıydı. | |
I am absolutely delighted to win this award. Bu ödülü kazandığım için kesinlikle çok mutluyum. | |
I absolutely do not condone your behaviour. Davranışınızı kesinlikle tasvip etmiyorum. |
Completely (tamamıyla)
Tamamıyla, tamamen gibi anlamlara gelir.
I was completely bald by the time I was thirty. Otuz yaşıma geldiğimde tamamen keldim. | |
She has completely recovered from her illness. Hastalığından tamamen kurtuldu. | |
She stopped smoking completely 2 months ago. 2 ay önce sigarayı tamamen bıraktı. |
Extremely (son derece)
Son derece, fazlasıyla gibi anlamlara gelir.
I’m extremely proud of this group of players. Bu oyuncu grubuyla son derece gurur duyuyorum. | |
Anna is an extremely hardworking student. Anna son derece çalışkan bir öğrencidir. | |
Messi is an extremely talented football player. Messi çok son derece yetenekli bir futbolcudur. |
Highly (hayli, son derece, oldukça)
hayli, son derece, oldukça gibi anlamlara gelir.
These painkillers are highly effective, so you should feel better in a few days. Bu ağrı kesiciler oldukça etkilidir, bu nedenle birkaç gün içinde kendinizi daha iyi hissetmeniz gerekir. | |
LOTR is a highly recommended movie to watch. LOTR is a highly recommended movie to watch. | |
It was a highly enjoyable interview. Oldukça keyifli bir röportaj oldu. |
Incredibly (olağanüstü, inanılmaz)
olağanüstü, inanılmaz gibi anlamlara gelir.
In many countries, buying a house can be incredibly expensive. Birçok ülkede bir ev satın almak inanılmaz derecede pahalı olabilir. | |
I have an incredible headache. İnanılmaz bir baş ağrım var. | |
The manager is incredibly busy. Yönetici inanılmaz derecede meşgul. |
Totally (tamamen, bütünüyle)
tamamen, bütünüyle gibi anlamlara gelir.
Don’t worry if you feel stressed sometimes, that’s totally normal. Bazen strese girdiğini hissedersen endişelenme, bu tamamen normal. | |
We totally forgot about lunch. Öğle yemeğini tamamen unuttuk. | |
This man is totally out-of-control. Bu adam tamamen kontrolden çıktı. |