“Would Have V3” Konu Anlatımı

İngilizcede “would have V3” yapısı, Türkçede gerçeğe aykırı geçmiş zaman olarak bilinen ve geçmişte bahsi geçen şart yerine getirilmediği için gerçekleşmemiş eylemleri anlatmak için kullanılır.

❗ İngilizcede “would” kelimesi, “Silent L” harfine sahiptir. Dolayısıyla telaffuz edilmez; /vud/ şeklinde bir okunuşu vardır.

❗ İngilizcedeki “if” kelimesi Türkçeye çoğu zaman “eğer” olarak çevrilse de, bazen bu kelimenin çevirisi cümleyi daha karmaşık hale getirebilir. Zira “if” bulunan cümledeki fiile Türkçe çevirilerinde “-se/-sa” şart kipi anlamı yeterince karşılamaktadır. Dolayısıyla, Türkçe çevirilerde “eğer” kelimesini çıkarmak anlamı daha iyi yansıtabilir. Bakınız:

🇺🇸 If the weather had been good, we would have gone to the picnic.
🇹🇷 (Eğer) Hava güzel olsaydı pikniğe giderdik.

Olumlu Cümle
ÖzneWouldFiil
I, you, we, they, he, she, itwould
‘d
have V3

🇺🇸 If I had had more time, I would have finished the book.
🇹🇷 Eğer daha fazla zamanım olsaydı, kitabı tamamlardım.
🇺🇸 If I could have chosen the time period, I would have lived in the 80s.
🇹🇷 Eğer zaman dilimi seçme şansım olsaydı, 80’lerde yaşardım.
🇺🇸 If I hadn’t been stuck in traffic, I would have made it to the meeting.
🇹🇷 Trafiğe takılmasaydım toplantıya yetişebilirdim.
🇺🇸 I would have called you, but I lost your number.
🇹🇷 Seni arayacaktım ama numaranı kaybettim.
🇺🇸 If you had studied more, you would have passed the exam.
🇹🇷 Daha çok çalışsaydın, sınavı geçerdin.
🇺🇸 If the weather had been good, we would have gone to the picnic.
🇹🇷 Hava güzel olsaydı pikniğe giderdik.

Olumsuz Cümle
ÖzneWouldFiil
I, you, we, they, he, she, itwould not
wouldn’t
have V3

🇺🇸 She wouldn’t have missed the bus if she had woken up earlier.
🇹🇷 Daha erken uyanmış olsaydı otobüsü kaçırmazdı.
🇺🇸 If he had studied more, he wouldn’t have failed the test.
🇹🇷 Daha çok çalışsaydı sınavda başarısız olmazdı.
🇺🇸 They wouldn’t have gotten lost if they had used a map.
🇹🇷 Harita kullanmış olsalardı kaybolmazlardı.
🇺🇸 If she had left earlier, she wouldn’t have missed her flight.
🇹🇷 Daha erken ayrılmış olsaydı uçağını kaçırmazdı.
🇺🇸 He wouldn’t have made that mistake if he had listened to me.
🇹🇷 Beni dinlemiş olsaydı bu hatayı yapmazdı.

Soru Cümlesi
WouldÖzne + HaveFiil
WouldI, you, we, they, he, she, ithave V3
Wouldn’t
WouldI, you, we, they, he, she, it not

🇺🇸 Would you have arrived on time if you had taken the earlier train?
🇹🇷 Önceki trene binseydiniz zamanında varabilir miydiniz?
🇺🇸 If he had been more careful, would he have avoided the accident?
🇹🇷 Daha dikkatli olsaydı, kazayı önler miydi?
🇺🇸 Would she have gotten the job if she had more experience?
🇹🇷 Daha çok deneyimi olsaydı işi alır mıydı?
🇺🇸 If they had studied harder, would they have passed the exam?
🇹🇷 Daha çok çalışmış olsalardı sınavı geçer miydiler?
🇺🇸 Would you have forgotten my birthday if I hadn’t reminded you?
🇹🇷 Ben sana hatırlatmasam doğum günümü unutur muydun?

İngilizcede “would have V3” yapısı ile sorulmuş bu tarz sorulara verebileceğimiz “evet-hayır” cevapları ise aşağıdaki gibi olur.

SoruEvetHayır
Would I have V3 …?Yes, you would have.No, you would not have (wouldn’t have).
Would you have V3 …?Yes, I would have.
Yes, we would have.
No, I would not have (wouldn’t have).
No, we would not have (wouldn’t have).
Would we have V3 …?
Would they have V3 …?
Yes, you would have.
Yes, they would have.
No, you would not have (wouldn’t have).
No, they would not have (wouldn’t have).
Would he have V3 …?
Would she have V3 …?
Would it have V3 …?
Yes, he would have.
Yes, she would have.
Yes, it would have.
No, he would not have (wouldn’t have).
No, she would not have (wouldn’t have).
No, it would not have (wouldn’t have).

“Would Have V3” Yapısı Hangi Durumlarda Kullanılır?

Tıpkı diğer “perfect modals” yapıları gibi ilgili kip belirtecinin ardından have + V3 gelmesiyle anlatılan “would + have + V3” yapısı, “Type 3” olarak bilinen koşul cümlelerinde sıklıkla kullanılır. Zaten genel olarak aşağıdaki durumlarda kullanılır:

1. Geçmişteki Olası Durumlar: Geçmişte gerçekleşmiş olabilecek fakat gerçekleşmeyen durumları ifade etmek için kullanılır. Bu genellikle “if” ile başlayan yan cümlelerle birlikte kullanılır ve geçmişte farklı bir şey yapılmış olsaydı, farklı bir sonucun olabileceğini gösterir.

🇺🇸 If you had studied harder, you would have passed the exam.
🇹🇷 Daha çok çalışsaydın, sınavı geçerdin.

2. Hayal Kırıklığı ve Pişmanlık İfade Etmek: Bir kişinin geçmişte yapmış olabileceği fakat yapmadığı eylemlerle ilgili hayal kırıklığı veya pişmanlık ifade etmek için kullanılır.

🇺🇸 I would have visited you if I had known you were sick.
🇹🇷 Hasta olduğunu bilseydim seni ziyaret ederdim.

3. Spekülasyon ve Varsayım: Geçmişte belirli bir durumun nasıl gelişebileceğine dair varsayımlar ve tahminler yapmak için kullanılır.

🇺🇸 She would have been a great teacher if she had chosen that career.
🇹🇷 Eğer bu mesleği seçseydi harika bir öğretmen olurdu.

❗️ “If” ile başlayan yan cümlede would + have + V3 değil, past perfect (had + V3) kullanılır.

If you would have studied harder… 👎
If you had studied harder… 👍

4. İngilizcede “would have + V3” yapısı, özellikle bilimsel, tarihî ya da analitik bağlamlarda; geçmişte gerçekleşmiş ancak detayları kesin olarak bilinmeyen olaylara dair mantıklı ve muhtemel tahminlerde bulunmak için kullanılır. Bu kullanıma özellikle belgesel anlatımlarında sıkça denk gelebilirsiniz.

🇺🇸 The asteroid impact would have caused a global climate shift, leading to mass extinction.
🇹🇷 Asteroit çarpması, küresel iklim değişikliğine sebep olmuş ve kitlesel yok oluşa yol açmış olabilir.
🎯 Bilim insanları, jeolojik bulgulara bakarak bu çarpmanın olası etkilerini tahmin ediyor. Kesin değil ama mantıklı bir çıkarım.


🇺🇸 The ancient Egyptians would have used simple tools to construct the pyramids.
🇹🇷 Antik Mısırlılar piramitleri inşa ederken basit aletler kullanmış olabilir.
🎯 Kesin bir kayıt yok; ancak arkeolojik bulgulara dayanarak yapılan makul bir varsayım.


🇺🇸 These cave dwellings would have protected early humans from harsh weather conditions.
🇹🇷 Bu mağara yerleşimleri ilk insanları sert hava koşullarından korumuş olabilir.
🎯 Yerleşim şekline bakılarak geçmişteki kullanım amacına dair yapılan tahmini açıklama.


🇺🇸 The eruption would have blocked sunlight for months, cooling the Earth’s surface.
🇹🇷 Volkanik patlama, aylar boyunca güneş ışığını engelleyip yeryüzünü soğutmuş olabilir.
🎯 Doğa olaylarının etkilerine dair geçmişe dönük, bilimsel spekülasyon.


🇺🇸 This adaptation would have helped the species survive during the Ice Age.
🇹🇷 Bu adaptasyon, türün Buzul Çağı’nda hayatta kalmasına yardımcı olmuş olabilir.
🎯 Evrimsel süreçlere dair geriye dönük bir tahmin. Kesinlik yok ama biyolojik analizlere dayalı mantıklı bir çıkarım yapılmış diyebiliriz.

Bu yapıyı bilimsel belgesellerde sıkça duyuyor olmanızın sebebi, aslında biyolojide öğretilen bilimsel düşünme basamaklarında gizlidir. Çünkü “would have + V3” yapısı, geçmişte olup bitmiş ama kesinliği bilinmeyen olaylara dair mantıklı tahminlerde bulunmak için kullanılır. Özellikle hipotez ve teori aşamalarında karşımıza çıkar. Kısaca ona da değinelim ki iyice pekişsin.

Bilimsel Süreç Aşamaları ve “would have + V3” Kullanımı:

  1. Problemin Belirlenmesi
  2. Gözlem Yapma
  3. Hipotez KurmaWould have + V3 kullanılır (mantıklı tahmin)
  4. Veri Toplama / Deney Yapma
  5. Sonuçları Değerlendirme — Kısmen kullanılabilir
  6. Teori GeliştirmeWould have + V3 kullanılır (kanıtlı varsayım)
  7. Kanunlaştırma

Yeri gelmişken, bilimsel makalelerde would have + V3, could have + V3 ve might/may have + V3 yapılarının nasıl kullandığına da değinelim. Bu yapılar, geçmişte olmuş olabilecek olayları farklı olasılık tonlarıyla ifade eder:

CümleTon / Anlam
X would have caused Y.Güçlü çıkarım, yüksek olasılık, neden-sonuç net, olurdu-olmuş olurdu
X could have caused Y.Orta düzey olasılık, başka olasılıklar da var, alternatifli olmuş olabilir
X might/may have caused Y.Düşük olasılık, spekülasyon, zayıf çıkarım, belki olmuş olabilir

Anlaşılır olması adına örnek üzerinden inceleyelim:

🇺🇸 The lack of rainfall would have caused the crop failure.
🇹🇷 Yağış eksikliği mahsul kıtlığına neden olmuş olabilir.

✔️ Ton: Bu cümlede yazar, iki olay arasında güçlü bir neden-sonuç ilişkisi kuruyor.
✔️ Yorum: Yazar deneysel veriye ya da güçlü gözleme dayanarak bu sonucu çıkarıyor.
✔️ Etkisi: Kesinlik izlenimi verir. Arka planda bunu destekleyecek bilimsel çıkarım gücü yüksektir.

➕ Ek Yorum: Yağış normal olsaydı bu kıtlık yaşanmazdı anlamı sezdirilir. Diğer olasılıklar (örneğin toprak bozulması, haşere istilası, tarım hataları vb.) göz ardı edilir. En kuvvetli neden olarak sadece bu gösterilir.


🇺🇸 The lack of rainfall could have caused the crop failure.
🇹🇷 Yağış eksikliği mahsul kıtlığına neden olmuş olabilir.

✔️ Ton: Bu yorum muhtemel ama kesin değil. Diğer sebepler de olabilir.
✔️ Yorum: Yazar bu durumu bir olasılık olarak sunuyor, kesin bir iddia değil.
✔️ Etkisi: Bilimsel şüphecilik içerir, açık uçlu bırakılmıştır.

➕ Ek Yorum: Yağış eksikliği makul bir neden olabilir, ancak yetersiz sulama sistemleri, gübreleme hataları veya iklim koşulları gibi başka “makul” faktörler de sürece etki etmiş olabilir. Yazar, bu nedenler arasında yağış eksikliğini öne sürmekle birlikte, onu mutlak neden olarak sunup diğer nedenlerin önüne koymaz.


🇺🇸 The lack of rainfall might have caused the crop failure.
🇹🇷 Yağış eksikliği mahsul kıtlığına neden olmuş olabilir.

✔️ Ton: Zayıf bir ihtimal veya tamamen spekülatif bir varsayım.
✔️ Yorum: Yazar elinde yeterli veri olmadığını ima eder.
✔️ Etkisi: Daha temkinli ve tartışmaya açık bir ifade. Akademik cümlelerde sıkça tercih edilir ama güçlü çıkarım içermez.

➕ Ek Yorum: Bu sadece bir tahmindir. Topraktaki besin eksikliği, iş gücü yetersizliği ya da önceki hasat döneminden kalan problemler gibi başka sebepler çok daha etkili olabilir. Yazar bu cümleyle “yağış eksikliği neden olmuş olabilir ama doğruluğundan emin değilim.” demektedir. Nedeni tahmin etse de ön plana çıkan bir gerekçe sunmaz. Bilimsel metinlerde “might have” genelde veri eksikliğinde kullanılır.

Özetle şu çıkarımı yapabiliriz: Hani ders çalışırken bir konuyu henüz öğrenirken sık sık kendi kendimize bu herhalde bundan dolayı olmuş olabilir gibi tahminler yürütürüz ya, işte might tam olarak bu sürece benzer. Konuyla ilgili elimizde net bir bilgi yoktur ama bir şeyler sezmişizdir; bu yüzden kurduğumuz cümleler de zayıf ihtimallere dayanır. Biraz daha ilerledikçe, artık örnekleri daha iyi görmeye başlar ve edindiğimiz bilgi birikimiyle bu şöyle olmuş olabilir diyerek could seviyesine geçeriz; yani hâlâ kesin değiliz ama tahminimiz daha sağlamdır. Konuyu tam anlamıyla kavradığımızdaysa, bu kesin böyle olmuştur çünkü… diyerek would ile konuşmaya başlarız. Bu üç yapının kullanımı, böylesi bir sürece indirgenebilir.

4 Yorum

  1. Merhaba, aşağıdaki üç adet “would have V+3 kullanımının tam anlamı nedir acaba, çünkü yukardaki tanıma göre gerçekleşmemiş olaylardan bahsediyor ancak aşağıdaki cümlelerde daha farklı anlamlar taşıyor, tam anlayamadım
    Anthropologists have pondered the driving force that led to Anasazi to begin to live among the rocks. One advantage to the settlers is that the so-called pueblos WOULD HAVE OFFERED a defensive advantage against invaders.

    The pueblos WOULD HAVE PROVIDED shade during summer months while enjoying the warmth of the sun in winter. There are cave drawings depicting the supernova which occurred on July 4th, 1054, which WOULD HAVE İLLIMUNATED the sky for 24 hours a day, for a period of 23 days. Other drawings are claimed to represent Halle’s Comet, which appeared a few years later.

    1. İngilizcede “would have + V3” yapısı, özellikle bilimsel, tarihî ya da analitik bağlamlarda; geçmişte gerçekleşmiş ancak detayları kesin olarak bilinmeyen olaylara dair mantıklı ve muhtemel tahminlerde bulunmak için kullanılır. Bu kullanıma belgesel anlatımlarında sıkça denk gelebilirsiniz. Konu anlatımını sorunuzla beraber güncelledim. Katkınız için çok teşekkürler.

      🇺🇸 One advantage to the settlers is that the so-called pueblos would have offered a defensive advantage against invaders.
      🇹🇷 Yerleşimciler için sözde “pueblos”ların istilacılara karşı savunma avantajı sunmuş olması muhtemeldir.
      🎯 Pueblo yerleşimlerinin yapısal özelliklerine bakılarak, bu yapılar savunma amaçlı yapılmış olabilir. Bu, geçmişe dair mantıklı bir tahmindir.

      🇺🇸 The pueblos would have provided shade during summer months while enjoying the warmth of the sun in winter.
      🇹🇷 Bu pueblos’lar yaz aylarında gölge sağlamış, kışın ise güneşin sıcaklığından yararlanmayı mümkün kılmış olabilir.
      🎯 Yapıların yönelimi ve çevresel koşullara göre, böyle bir işlevi olmuş olabilir. Yine kesin değil ama yüksek olasılıkla öyleydi.

      🇺🇸 The supernova which occurred on July 4th, 1054, would have illuminated the sky for 24 hours a day, for a period of 23 days.
      🇹🇷 4 Temmuz 1054’te meydana gelen süpernova, gökyüzünü 23 gün boyunca, günde 24 saat aydınlatmış olabilir.
      🎯 Bu bilgi, modern astronomik hesaplamalara ve tarihî kayıtlara dayanarak yapılmış bir tahmindir.

  2. mrb, öncelikle teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için, aynı tür bilimsel makalelerde “could have, might have, may have” gibi yapılarda normal anlamlarında mı yoksa “would have” bilimsel makalelerdeki anlamı ile aynı ancak daha az olasılıklı olanı olarak mı kullanılıyor, aşağıda aynı makaleden aldığım örnekler var yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
    The solar orientation of the rock dwellings COULD also HAVE BEEN a motivating force which led the Anasazi to move to the lofty heights of the cliffs from the plains below. The pueblos WOULD HAVE PROVIDED shade during summer months while enjoying the warmth of the sun in winter. (örneğin burda “could have ile would have’in anlamları arasında bir benzerlik var mı)
    The fact that some of the pueblos and the ceremonial structures of the Anastasia were burnt down before being abandoned suggested the Anasazi MIGHT HAVE WANTED to disassociate themselves with their previous religious beliefs and traditions around the 12th century, other peoples moved into the land of the Anasazi, bringing with them their own religions. It is possible that Anasazi became convert to the new religions they brought with them. The anasazis MAY HAVE RENOUNCED their religious beliefs and spiritual homeland in favor of a new sacred places. This WOULD explain the abandonment of all their belongings as they COULD HAVE BEEN VİEWED as being unclean(bu cümlelerdeki “may have, migh have ve could have birbirlerinin yerine kulllanılabilir mi, anlamda bir değişme olur mu)

    1. Bilimsel makalelerde kullanılan “could have / might have / may have” yapıları, “would have” ile aynı yapıda değildir. Bazı bağlamlarda Türkçe anlam olarak yakınlaşabilirler. Aralarındaki fark, ifadeye yüklenen olasılık ve kesinlik düzeyindedir. Dolayısıyla birbirlerinin yerine kullanılamazlar.

      Yazıyı sorunuza cevap verecek şekilde güncelledim. Tekrardan teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Ads Blocker Image Powered by Code Help Pro

Reklam Engelleyicisi 😔

Sevgili Ziyaretçimiz,

Bu sitenin yaşaması ve sizlere kaliteli içerikler sunmaya devam edebilmesi için küçük ama anlamlı bir ricamız var:
Reklam engelleyicinizi lütfen devre dışı bırakabilir misiniz?

Reklamlar, emeklerimizi sürdürebilmek ve içeriklerimizi ücretsiz sunabilmek adına hayati bir öneme sahiptir. Sizlerin desteği, bu platformu ayakta tutan en değerli güç kaynağımız.

Anlayışınız ve katkınız için yürekten teşekkür eder, böyle bir ricada bulunmak zorunda kaldığımız için duyduğumuz üzüntüyü içtenlikle ifade etmek isteriz.

Sevgiyle,
Ekibimiz 🙏

Powered By
100% Free SEO Tools - Tool Kits PRO