İngilizcede Noun Clauses (İsim Cümlecikleri)
İngilizcede noun clauses, Türkçe dil bilgisindeki karşılığı isim cümlecikleri olan gramer konusudur. Adından da anlaşılabileceği üzere bir ismin yapabildiği işler yapılmak için kullanılır.
İngilizcede Noun Clauses
Noun clauses, bir cümlede fiilin öznesi, nesnesi veya bazı fiillerin tümleci olarak kullanılmaktadır. Çoğu zaman that bağlacı ile beraber yapıldığından that clauses olarak da bilinirler.
Aşağıdaki tablo, kullanım mantığını izah etmektedir:
1 | 2 | 3 |
---|---|---|
Martha | realizes | something |
Yukarıdaki cümlede “Martha bir şeyin farkına varır.” anlamı vardır.
Aşağıdaki tabloda ise yine benzer bir cümle kurulmuş olup ayriyeten farkına varılan şeyin ne olduğu açıklanmıştır:
1 | 2 | 3 |
---|---|---|
Martha | realizes | (that) she is witnessing one of the universal truths. |
“Martha bir şeyin farkına varır.” cümlesi açıklanan şeyle beraber “Martha, evrensel gerçeklerden birine tanık olduğu bir şeyin farkına varır.” anlamına gelmiştir.
Düz cümleler ad öbeği olarak kullanıldıklarında önlerine that bağlacı gelmektedir. Ancak günlük kullanımda ve konuşma dilinde that bağlacı çoğu zaman düşmektedir.
Wade Frazier says something. Wade Frazier bir şey söylüyor. |
Wade Frazier says that George Washington became America’s richest man by stealing Native American land. Wade Frazier, George Washington’un Kızılderili topraklarını çalarak Amerika’nın en zengin adamı olduğunu söylüyor. |
Yukarıdaki örnekte İngilizcede sadece that eklenerek yapılan bir cümlenin, Türkçe karşılığında özne ve yükleme bazı ekler getirilerek yapıldığı gösterilmiştir.
Ancak her ne kadar that clauses olarak adlandırılsa da her zaman that kullanılacak diye bir kaide yok. Pekala what, when gibi soru kelimeleri veya if, whether gibi kelimelerle de noun clauses yapılabilmektedir.
Aşağıdaki tabloda noun clauses cümlelerinin hangi sözcüklerle hangi durumların yapılabildiği genel hatlarıyla özetlenmiştir:
that | Statements (Düz cümleler) | We believe that honesty is the best policy. Dürüstlüğün en iyi politika olduğuna inanıyoruz. |
that | Imperatives (Emir cümleleri) | The captain ordered that we open fire. Kaptan ateş açmamızı emretti. |
QW | Questions words Soru kelimeleri | Everybody knows who invented the telephone. Telefonu kimin icat ettiğini herkes biliyor. |
if | Auxilary questions Yardımcı fiilli sorular | He asked me if everything was okay. Bana her şeyin yolunda olup olmadığını sordu |
whether | Auxilary questions Yardımcı fiilli sorular | We don’t know whether the world can survive another world war. Dünyanın başka bir dünya savaşından sağ çıkıp çıkamayacağını bilmiyoruz. |
what, how | Exclamatory Sentences Ünlem cümleleri | We now realize how greedy Cristopher Columbus was. Şimdi Cristopher Columbus’un ne kadar açgözlü olduğunu anlıyoruz. |
That Clauses
That kullanılarak yapılan noun clauseslar yaygın bir kullanıma sahiptir. Çeşitli görevleri ifade etmek için pekala kullanılabilir. Bu görevler aşağıdaki tabloda derlenmiştir:
1-) | Cümlenin öznesi olabilir: |
That inflation is dangerous is obvious. Enflasyonun tehlikeli olduğu açıktır. | |
2-) | Cümlenin nesnesi olabilir: |
Everybody knows that inflation is dangerous. Enflasyonun tehlikeli olduğunu herkes bilir. | |
3-) | TO BE fiilinin tamamlayıcısı olabilir: |
His claim is that inflation is dangerous. Onun iddiası enflasyonun tehlikeli olduğudur. | |
4-) | Belli sıfatlardan sonra kullanılabilir: |
I am sure that inflation is dangerous. Enflasyonun tehlikeli olduğuna eminim. | |
5-) | Belli adlarla birlikte kullanılabilir: |
The belief that inflation is dangerous is widespread. Enflasyonun tehlikeli olduğu inancı yaygındır. | |
6-) | There is NOUN kalıbıyla kullanılır. |
There is no doubt that inflation is dangerous. Enflasyonun tehlikeli olduğuna şüphe yok. | |
7-) | Belli adlarla kalıplaşmış olarak kullanılır: |
It is a pity that we cannot prevent inflation. Ne yazık ki enflasyonu önleyemeyiz. |
- Cümlenin Öznesi Görevinde
That, bazı fiillerle beraber cümlenin öznesi görevinde kullanılabilir. Bu fiillerden en yaygın olanı be fiilidir.
Ayrıca make, matter, bother, concern v.b. ettirgen anlamlı fiillerle kullanılabildiği gibi anger, amaze, surprise, disappoint, sadden, please gibi duygu ifade eden fiillerle beraber cümlenin öznesi görevinde kullanılabilir.
That you keep delaying our orders bothers us. Sürekli siparişlerimizi geciktirmeniz bizi rahatsız ediyor. | |
That the Western world has double standards makes us furious. Batı dünyasının çifte standardı olması bizi çileden çıkarıyor. |
Ancak konuşma dilinde that’in özne olarak kullanılması pek yaygın yaygın değildir. Bunun yerine bu cümleler slot-filling it yapısına dönüştürülür.
Aşağıdaki tabloda örnek bir dönüşüm gösterilmiştir:
That inflation is dangerous is obvious. Enflasyonun tehlikeli olduğu açıktır. | |
It is obvious that inflation is dangerous. Enflasyonun tehlikeli olduğu açıktır. |
- Cümlenin Nesnesi Görevinde
That isim cümleciğini nesne olarak alabilen fiillerin büyük çoğunluğu dolaylı anlatım (indirect speech) ve zihinsel etkinlik ifade eden fiillerdir.
Dolaylı anlatım fiilleri:
admit | confess | foretell | persuade | report |
agree | complain | hint | pray | say |
announce | convince | indicate | predict | state |
argue | declare | inform | proclaim | swear |
assert | deny | insist | promise | teach |
assure | disagree | maintain | relate | tell |
boast | exclaim | mention | remark | threaten |
claim | explain | notify | remind | warn |
Zihinsel etkinlik fiilleri:
assume | doubt | grant | know | pretend | show |
believe | estimate | guess | judge | prove | suspect |
calculate | expect | hear | learn | realize | suppose |
care | explain | hold | mean | recall | surmise |
conceive | fancy | hope | mind | reflect | think |
convince | feel | illustrate | note | regret | trust |
decide | find | imagine | notice | remember | understand |
discover | forget | indicate | perceive | see | wish |
Teachers complain that classes are getting too crowded. Öğretmenler sınıfların çok kalabalık olmasından şikayet ediyor. | |
I disagree with you that Turkey should join EU at all costs. Türkiye’nin ne pahasına olursa olsun AB’ye katılması gerektiği konusunda size katılmıyorum. |
- Person + Be + Adjective
Person + Be + Adjective şeklinde kullanılan belli sıfatlar that clauses yapabilir. Aşağıdaki tabloda bu kalıpta kullanılabilen sıfatlardan yaygın olanları derlenmiştir:
afraid | convinced | happy | sorry |
ashamed | delighted | hopeful | sure |
aware | disgusted | pleased | surprised |
certain | furious | positive | thankful |
confident | glad | proud | thrilled |
conscious | grateful | satisfied | worried |
I am sure that we will lose all our money on the stock market. Borsada tüm paramızı kaybedeceğimize eminim. | |
We are certain that stocks will go up, but we don’t know which ones or when. Hisse senetlerinin yükseleceğinden eminiz ama hangileri ve ne zaman olacağını bilmiyoruz. |
- There is + Noun
There is no doubt that inflation is dangerous. Enflasyonun tehlikeli olduğuna şüphe yok. | |
There is a possibility that they will soon put an end to the war. Yakında savaşa son verme ihtimalleri var. |
Questions Words Noun Clauses
İngilizcede soru sözcüğüyle yapılan bir soru, soru sözcüğünün yerinde kalması koşuluyla düz cümleye çevrildiğinde noun clauses yapılmış olur.
Cümle içinde çeşitli görevleri karşılayabilir. Bunları bir tablo aracılığıyla göstermek gerekirse:
1-) | Cümlenin öznesi olabilir: |
How John opened the safe is a mystery. John’un kasayı nasıl açtığı bir sır. | |
2-) | Cümlenin nesnesi olabilir: |
Listen to what he is saying. Ne dediğini dinle. | |
3-) | TO BE fiilinin tamamlayıcısı olabilir: |
I don’t want to be what I was last year. Geçen sene olduğum gibi olmak istemiyorum. | |
4-) | Belli sıfatlardan sonra kullanılabilir: |
I am not sure why inflation is dangerous. Enflasyonun neden tehlikeli olduğundan emin değilim. | |
5-) | Gecikmiş özne olarak kullanılabilir: |
It might be asked why inflation is dangerous. Enflasyonun neden tehlikeli olduğu sorulabilir. | |
6-) | Bir edatın nesnesi olabilir: |
We are concerned about why inflation is dangerous. Enflasyonun neden tehlikeli olduğu konusunda endişeliyiz. | |
7-) | Belli adlarla kalıplaşmış olarak kullanılır: |
We don’t have the faintest idea why inflation is dangerous. Enflasyonun neden tehlikeli olduğu konusunda en ufak bir fikrimiz yok. |
Whether (or not) Noun Clauses
Whether (or not), yardımcı fiillerle yapılmış bir soruyu isim cümleciğine sokar. Bu tür sorular evet ya da hayır ile cevaplanır.
Eğer olumsuz olasılık varsa or not sözcükleriyle bu anlatım sağlanabilir. İsim cümleciği kısaysa bu sözcükler en sonda yer alabilirler. Buna karşılık uzun bir isim cümleciği söz konusuysa whether or not olarak kullanılabilir.
Günlük kullanımda whether yerine daha çok if kullanılır.
They’ll see | whether (if) | his expensive French courses were worth the price or not. |
Tom asked him | whether (if) | his expensive French courses were worth the price or not. |
Martha doesn’t know | whether (if) | his expensive French courses were worth the price or not. |
If you ask yourself whether you are happy, you cease to be so. Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorarsanız, mutlu olmayı bırakırsınız. | |
We are concerned about whether he would get the money. Parayı alıp alamayacağı konusunda endişeliyiz. |