“All but” İfadesi
Bu yazımızda, “all but” ifadesini inceleyeceğiz. İngilizcede “all but” ifadesi iki şekilde kullanılabilir.
🇺🇸 The project is all but finished.
🇹🇷 Proje neredeyse tamamlandı.
🇺🇸 After the fire, the house was all but destroyed.
🇹🇷 Yangından sonra, ev neredeyse tamamen yıkılmıştı.
🇺🇸 The concert is all but over.
🇹🇷 Konser bitti sayılır.
🇺🇸 The town was all but deserted.
🇹🇷 Kasaba neredeyse terk edilmişti.
🇺🇸 The lake was all but dried up in the summer.
🇹🇷 Göl yazın neredeyse tamamen kurumuştu.
🇺🇸 He was all but shouting at the end of the discussion.
🇹🇷 Tartışmanın sonunda baya baya bağırıyordu.
🇺🇸 After his long journey, he was all but exhausted.
🇹🇷 Uzun yolculuğunun ardından baya yorulmuştu.
❗ “All but” yerine, “almost” veya “nearly” kullanabiliriz.
🇺🇸 Thomas ate all but the last slice of pizza.
🇹🇷 Thomas, pizzanın son dilimi hariç hepsini yedi.
🇺🇸 She has read all but one of the books on the shelf.
🇹🇷 Rafdaki kitapların sadece birini okumadı.
🇺🇸 I’ve visited all but three countries in South America.
🇹🇷 Güney Amerika’daki üç ülke dışında tüm ülkeleri ziyaret ettim.
🇺🇸 He knows all but what was told to him.
🇹🇷 Kendisine anlatılanlar dışında hiçbir şey bilmiyor.
🇺🇸 He has visited all but two countries in Europe.
🇹🇷 Avrupa’daki iki ülke dışında tüm ülkeleri ziyaret etti.