İngilizcede Problem Anlatan İfadeler (9 Tane)
Sahip olduğumuz problemleri tarif etmek için kullandığımız ifadeler gibi İngilizcede de benzer şekilde problem anlatan ifadeler bulunmaktadır.
İngilizcede Problem Anlatan İfadeler
ündelik hayatta yaygın bir şekilde kullanılan ilgili ifadeler aşağıda derlenmiştir.
⭐ come up against a brick wall
- duvara toslamak
- tıkanıp kalmak
- çıkış yolu bulamamak
- çözüm bulamamak
I’m trying to get funding for my project, but so far I’ve come up against a brick wall and have made only $20.
Projem için fon bulmaya çalışıyorum ama şimdiye kadar bir ilerleme sağlayamadım ve sadece 20 dolar kazandım.
⭐ put one’s foot in it
- baltayı taşa vurmak
- pot kırmak
- çam dikmek
I really put my foot in it when I asked her about her job. I didn’t know she had just been fired.
Ona işini sorduğumda gerçekten ayağımı koydum. Daha yeni kovulduğunu bilmiyordum.
⭐ in dire straits
- darda
- çıkmazda
- güç durumda
- zor durumda
These kids are in dire straits, and the schools are doing nothing to help them!
Bu çocuklar zor durumda ve okullar onlara yardım etmek için hiçbir şey yapmıyor!
⭐ dig oneself into a hole
- kendi kuyusunu kendi kazmak
- kendini zora sokmak
- kendini zor duruma düşürmek
- kendi ayağına sıkmak
- bindiği dalı kesmek
By continuing to lie, he was digging himself into a hole.
Yalan söylemeye devam ederek kendini zora sokuyordu.
⭐ left holding the baby
- ihalenin birinin üstüne kalması
- kabak başına patlamak
- işin üzerine kalması
I’ve been left holding the baby.
Tüm ihale bana kaldı.
⭐ have/get someone over a barrel
- birini köşeye sıkıştırmak
- gafil avlamak
She knows I need the work so she’s got me over a barrel in terms of what she pays me.
İşe ihtiyacım olduğunu biliyor, bu yüzden bana ödediği parayla beni çok zor durumda bıraktı.
⭐ stumbling block
- engel
- zorluk
- ayak bağı
Several major stumbling blocks must be resolved.
Birkaç büyük engelin çözülmesi gerekiyor.
⭐ face the music
- diyet ödemek
- bedel ödemek
- göğüs germek
- ceremesini çekmek
If she lied to me, then she’ll just have to face the music.
Bana yalan söylediyse, bunun bedelini ödemek zorunda kalacak.