Bağlaçlar

İngilizcede “But” Kullanımı

İngilizcede but kelimesi, Türkçede “ama” şeklinde karşılık bulsa da, cümle içinde çeşitli farklı şekillerde kullanılabilmektedir. Bu yazımızda, cümle içinde kullanıldığı durumları anlatacağız.

Her bir kullanım, “but” kelimesinin ne kadar esnek ve çok yönlü bir kelime olduğunu gösterir. Bu çeşitli kullanımlar, İngilizce konuşurken veya yazarken daha karmaşık ve doğru ifadeler oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Bağlaç Olarak “But” Kullanımı

İngilizcede but, bağlaç (conjugation) olarak kullanıldığında genel olarak fakat, ama, ancak gibi anlamlara gelecek şekilde kullanılmaktadır. Kullanım durumları aşağıdaki gibidir:

⭐ Bir karşıtlık veya farklılık belirtme: But kelimesinin en yaygın kullanımlarından biridir. Özellikle iki fikir veya cümle arasında bir çelişki veya karşıtlık olduğunda kullanılır. Örneğin:

🇺🇸 I love dogs, but I am allergic to them.
🇹🇷 Köpekleri seviyorum, ama onlara alerjim var.
🇺🇸 I want to go to the party, but I have to study for my exam.
🇹🇷 Partiye gitmek istiyorum, ama sınavıma çalışmam gerekiyor.
🇺🇸 She is very intelligent, but she lacks self-confidence.
🇹🇷 O çok zeki, ama kendine güveni yok.
🇺🇸 The food was good, but the service was terrible.
🇹🇷 Yemekler iyiydi, ama servis korkunçtu.

⭐ Bir şeyin neden olmadığını veya gerçek olmadığını açıklama: İngilizcede but kelimesi, genellikle bir planın neden gerçekleşmediğini veya bir durumun neden doğru olmadığını açıklamak için kullanılır. Örneğin:

🇺🇸 We planned to meet for dinner, but our schedules didn’t align.
🇹🇷 Akşam yemeği için buluşmayı planladık, ama programlarımız uyuşmadı.
🇺🇸 He tried to finish the project, but he ran out of time.
🇹🇷 Projeyi bitirmeyi denedi, ama zamanı tükendi.
🇺🇸 I wanted to tell her the truth, but I couldn’t find the right words.
🇹🇷 Ona gerçeği söylemek istedim, ama doğru kelimeleri bulamadım.
🇺🇸 I was going to call you, but my phone died.
🇹🇷 Sana telefon etmeyi düşünüyordum, ama telefonumun şarjı bitti.

⭐ Şaşkınlık belirtme: Bir şeyi beklemeyen veya anlamayan bir kişi, “but” kelimesiyle bir cümleye başlayabilir. Aşağıdaki örnekleri inceleyin:

🇺🇸 ‘I got a new job.’ ‘But how? You just started your current one!’
🇹🇷 ‘Yeni bir iş buldum.’ ‘Ama nasıl? Şimdiki işine daha yeni başlamıştın!’
🇺🇸 ‘I’m moving to Spain.’ ‘But why? You don’t speak Spanish.’
🇹🇷 ‘İspanya’ya taşınıyorum.’ ‘Ama neden? İspanyolca bilmiyorsun.’
🇺🇸 ‘She broke up with me.’ ‘But you two seemed so happy!’
🇹🇷 ‘O benimle ayrıldı.’ ‘Ama siz çok mutlu görünüyordunuz!’
🇺🇸 ‘I failed the test.’ ‘But you studied so hard!’
🇹🇷 ‘Testi geçemedim.’ ‘Ama çok çalışmıştın!’

⭐ Bir özür veya mazeretle bir cümleye başlama: But kelimesi ayrıca bir özür veya mazeretle bir cümleye başlamak için de idealdir. Örneğin:

🇺🇸 I’m sorry, but I can’t make it to your party.
🇹🇷 Özür dilerim, ama partine gelemezdim.
🇺🇸 Excuse me, but you dropped your wallet.
🇹🇷 Özür dilerim, ama cüzdanını düşürdün.
🇺🇸 I’m sorry, but I have to cancel our plans for tonight.
🇹🇷 Özür dilerim, ama bu akşamki planlarımızı iptal etmek zorundayım.
🇺🇸 Excuse me, but could you please move your car?
🇹🇷 Özür dilerim, ama arabanızı çekebilir misiniz?

İngilizcede Edat Olarak “But” Kullanımı

İngilizcede “but” kelimesi ayrıca “except” anlamında bir edat (preposition) olarak da kullanılabilir. Böylesi bir kullanımda cümlede; “…nın/nin dışında, …den/dan başka, hariç, dışında” gibi anlamlara gelmektedir. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:

🇺🇸 Everyone but him understood the joke.
🇹🇷 Şakanın anlamını o hariç herkes anladı.
🇺🇸 She invited all of her friends but me.
🇹🇷 Ben hariç tüm arkadaşlarını davet etti.
🇺🇸 We’ve visited every country in Europe but Portugal.
🇹🇷 Portekiz dışında Avrupa’daki her ülkeyi ziyaret ettik.
🇺🇸 I eat all kinds of fruit but durian.
🇹🇷 Durian dışında her türlü meyveyi yerim.

Zarf Olarak “But” Kullanımı

İngilizcede “but” kelimesi ayrıca “only” anlamında bir zarf (adverb) olarak da kullanılabilir. Bu kullanım cümlede; “yalnız, sadece” gibi anlamlara gelmektedir. Örnekleri inceleyiniz:

🇺🇸 We can but hope for the best.
🇹🇷 Yalnızca en iyisini umabiliriz.
🇺🇸 I can but try to fix the problem.
🇹🇷 Yalnızca sorunu çözmeyi deneyebilirim.
🇺🇸 They can but wait for the results.
🇹🇷 Yalnızca sonuçları bekleyebilirler.
🇺🇸 We could but guess what happened.
🇹🇷 Yalnızca ne olduğunu tahmin edebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

😔 Reklam Engelleyicisi 😔

Sitenin varlığını sürdürebilmesi adına, Reklam engelleyicinizi kapatmanızı rica ediyoruz. Mahcubuz ama desteğiniz çok önemli 🙏