İngilizcede “So” Kullanımı

İngilizcede “so”, cümle içinde pek çok durumu ifade etmek için kullanılan kelimelerden biridir. Bu yazımızda, ilgili durumları detaylarıyla beraber inceleyeceğiz.

Zarf Olarak “So” Kullanımı

İngilizcede so, zarf (adverb) olarak kullandığında cümle içinde çeşitli durumları ifade eder. Bu durumlar aşağıda derlenmiştir.

⭐ “Çok, öyle çok” gibi derece belirten durumlarda kullanılır:

🇺🇸 I am so happy.
🇹🇷 Çok mutluyum.
🇺🇸 I love her so much.
🇹🇷 Ben onu çok seviyorum.
🇺🇸 She was so angry that she couldn’t speak.
🇹🇷 Öyle kızgındı ki konuşamadı.
🇺🇸 The pizza was so delicious.
🇹🇷 Pizza çok lezzetliydi.

⭐ Kısa cevaplarda “aynen, öyle, aynen öyle” şeklinde cevap verirken kullanılır:

🇺🇸 “Did he finish his homework?” “I believe so.”
🇹🇷 Ödevini bitirdi mi? Öyle sanıyorum.
🇺🇸 “Will it rain tomorrow?” “I hope not so.”
🇹🇷 Yarın yağmur yağar mı? Umarım öyle olmaz.
🇺🇸 “Are you going to the party tonight?” “I think so.”
🇹🇷 Bu gece partiye gidiyor musun? Aynen.
🇺🇸 “Is this the right way to the museum?” “I think so.”
🇹🇷 Bu müzeye doğru yol mu? Aynen.

⭐ Bir durumu teyit ederken “gerçekten de, gerçekten, harbiden de, harbiden” gibi anlamlarda kullanılır:

🇺🇸 They said it would rain today. So it did.
🇹🇷 Bugün yağmur yağacak dediler. Harbiden de yağdı.
🇺🇸 He said he’d call me at 8. So he did.
🇹🇷 Bana saat 8’de arayacağını söyledi. Gerçekten de aradı.

⭐ Bir başkasının da aynı şeyi yaptığını veya aynı durumun geçerli olduğunu belirtirken (ben de öyle vb.) kullanılır:

🇺🇸 “I have been to Paris.” “So have I.”
🇹🇷 Ben Paris’e gittim. Ben de gittim.
🇺🇸 “She can play the piano.” “So can my sister.”
🇹🇷 O piyano çalabilir. Benim kız kardeşim de çalabilir.
🇺🇸 “I didn’t like the movie.” “So didn’t I.”
🇹🇷 Filmi beğenmedim. Ben de beğenmedim.
🇺🇸 “My father is a Galatasaray supporter.” “So does my father.”
🇹🇷 Babam Galatasaray taraftarıdır. Benim babam da öyle.

⭐ Tahmini bir sayıyı veya miktarı belirtirken (miktar or so) kullanılır:

🇺🇸 “How many people were at the party?” “Fifty or so, I guess.”
🇹🇷 Partide kaç kişi vardı? Tahminimce 50 kadar.
🇺🇸 There should be about a hundred or so.
🇹🇷 Yaklaşık yüz kadar olmalı.
🇺🇸 I think she has twenty or so cats.
🇹🇷 Sanırım onun yirmi kadar kedisi var.
🇺🇸 We have three or so hours before the train.
🇹🇷 Tren gelmeden önce üç kadar saati var.

⭐ Cümle başında dikkat çekmek, konuya başlamak için “yani, demek ki, desene, peki, ee, öyleyse” gibi anlamlarda kullanılır.

🇺🇸 So, what do you think of the new project?
🇹🇷 Peki, yeni proje hakkında ne düşünüyorsunuz?
🇺🇸 So, shall we get started?
🇹🇷 Öyleyse, başlayalım mı?
🇺🇸 So, how was your day?
🇹🇷 Ee, günün nasıl geçti?
🇺🇸 So, have you made your decision yet?
🇹🇷 Peki, kararınızı verdiniz mi?

⭐ “so it is, so they are vb.” ifadelerde “aha, işte, aha işte” gibi anlamlarda kullanılır. Bu tür kullanım, genellikle bir şeyi fark etme veya anlama anını ifade eder ve genellikle biraz şaşkınlık veya sürpriz ifade eder.

🇺🇸 Look, the keys are in your hand!” “So they are! I’ve been looking for them everywhere.”
🇹🇷 “Bak, anahtarlar elinde!” “Aha! Onları her yerde arıyordum.”
🇺🇸 “The answer to the puzzle is 42.” “So it is! I’ve been trying to solve it for hours.”
🇹🇷 “Bulmacanın cevabı 42.” “İşte bu! Saatlerdir çözmeye çalışıyordum.

⭐ “So (what?)” şeklinde bir çeşit savunma veya ilgisizlik ifadesi olarak kullanılır ve genellikle “Yani?, ne olmuş yani?, eee” veya “Bununla ne demek istiyorsun?” gibi anlamlarda kullanılır:

🇺🇸 “You’re late.” “So what? The meeting hasn’t started yet.”
🇹🇷 “Geç kaldın.” “Yani? Toplantı henüz başlamadı.”
🇺🇸 “He doesn’t like your idea.” “So what? Not everyone has to like it.”
🇹🇷 “Fikrini sevmedi.” “Ne olmuş yani? Herkesin sevmesi gerekmiyor.”
🇺🇸 “You’ve made a mistake.” “So what? Everyone makes mistakes.”
🇹🇷 “Bir hata yaptın.” “Eee? Herkes hata yapar.”

⭐ “So much for…” şeklinde, bir şeyin beklendiği gibi sonuçlanmadığını veya başarılı olmadığını belirtmek için kullanılır. Bu ifade genellikle ironik veya hayal kırıklığı ifade eder ve genellikle başarısızlıkların, hayal kırıklıklarının veya beklentilerin karşılanmamasının anlaşılmasını sağlar. Türkçede bu ifadeyi “[… da] buraya kadar(mış)” olarak ifade edebiliriz.

🇺🇸 The computer’s crashed again. So much for modern technology.
🇹🇷 Bilgisayar yine çöktü. Modern teknoloji buraya kadarmış.
🇺🇸 Well, it’s raining. So much for our perfect weather.
🇹🇷 Yağmur yağıyor. Mükemmel havamız buraya kadarmış.

⭐ “I told you so” şeklinde “sana söylemiştim, beni dinlemeliydin” gibi anlamlarda kullanılır.

Bağlaç Olarak “So” Kullanımı

So kelimesi İngilizcede bağlaç (conjunction) olarak kullanıldığında genellikle “bundan dolayı” veya “bu yüzden” gibi anlamlara gelir ve bir sonucu belirtmek için kullanılır. Kelimemiz genellikle sebep veya durumu belirten ifadeyi takip eder ve sonucu belirten ifadeye öncülük eder.

🇺🇸 I was tired, so I went to bed.
🇹🇷 Yorgundum, bu yüzden yattım.
🇺🇸 They were hungry, so they decided to go to a restaurant.
🇹🇷 Acıktıkları için bir restorana gitmeye karar verdiler.
🇺🇸 It was raining, so I took an umbrella.
🇹🇷 Yağmur yağıyordu, bu yüzden bir şemsiye aldım.
🇺🇸 The shop was closed, so I couldn’t buy anything.
🇹🇷 Dükkan kapalıydı, bu yüzden hiçbir şey satın alamadım.

⭐ Nedeni belirtmek için “so that” şeklinde kullanılır:

🇺🇸 He is studying hard so that he can pass the exam.
🇹🇷 Sınavı geçebilmesi için sıkı çalışıyor.
🇺🇸 She saved money so that she could buy a car.
🇹🇷 Bir araba alabilmek için para biriktirdi.
🇺🇸 I woke up early so that I wouldn’t miss the train.
🇹🇷 Treni kaçırmamak için erken kalktım.
🇺🇸 They left the house early so that they could catch the flight.
🇹🇷 Uçağı yakalayabilmek için evden erken ayrıldılar.

Sıfat Olarak “So” Kullanımı

İngilizcede so, sıfat (adjective) olarak da kullanılabilir. Bir şeylerin doğru veya gerçek olduğunu belirtirken “is that so?” şeklinde kullanılır.

🇺🇸 Apparently, she’s moving to Canada.” “Is that so?”
🇹🇷 Görünüşe göre, o Kanada’ya taşınıyor. Gerçekten mi?
🇺🇸 “They say it’s going to snow tomorrow. Is that so?”
🇹🇷 Yarın kar yağacağını söylüyorlar. Gerçekten mi?