İngilizcede “Mutluluk” Anlatan Kelimeler

İngilizceTürkçe
joyneşe, sevinç, mutluluk, keyif
🇺🇸 The news of their reunion brought immense joy to the family.
🇹🇷 Onların tekrar bir araya gelmesinin haberleri aileye büyük neşe getirdi.
happinessmutluluk, saadet
🇺🇸 His achievements brought happiness to his proud parents.
🇹🇷 Başarıları, gururlu anne-babasına mutluluk getirdi.
delightzevk, memnuniyet, sevinç, haz
🇺🇸 The beautiful performance of the orchestra was a delight to the audience.
🇹🇷 Orkestranın güzel performansı, izleyiciler için bir zevkti.
pleasurezevk, keyif, memnuniyet
🇺🇸 She took great pleasure in helping others.
🇹🇷 Başkalarına yardım etmekten büyük zevk aldı.
ecstasycoşku, haz, coşkunluk
🇺🇸 When her favorite team won the championship, she was in a state of ecstasy.
🇹🇷 Favori takımı şampiyonluk kazandığında coşku içindeydi.
contentmentmemnuniyet, hoşnutluk
🇺🇸 After years of hard work, he felt a deep sense of contentment.
🇹🇷 Yıllar süren sıkı çalışmadan sonra derin bir memnuniyet hissetti.
satisfactiontatmin, memnuniyet, hoşnutluk
🇺🇸 The artist’s successful exhibition brought him great satisfaction.
🇹🇷 Sanatçının başarılı sergisi ona büyük bir tatmin getirdi.
jubilationsevinç çığlıkları, bayram etme
🇺🇸 The streets were filled with jubilation when the national team won the tournament.
🇹🇷 Milli takım turnuvayı kazandığında sokaklar sevinç çığlıklarıyla doldu.
elationsevinç, mutluluk, coşku, haz, gurur
🇺🇸 Winning the prestigious award filled her with elation.
🇹🇷 Prestijli ödülü kazanmak onu sevinçle doldurdu.
euphoriacoşku, neşe, öfori, yerinde duramama
🇺🇸 The unexpected victory caused euphoria among the supporters.
🇹🇷 Beklenmedik zafer, destekçiler arasında coşku yarattı.
gleeneşe, sevinç, keyif
🇺🇸 The children’s faces lit up with glee when they saw the surprise.
🇹🇷 Çocukların yüzleri, sürprizi gördüklerinde neşeyle aydınlandı.
blissmutluluk, saadet, mutluluktan uçma
🇺🇸 The newlyweds were in a state of bliss during their honeymoon.
🇹🇷 Yeni evli çift, balayı sırasında mutluluktan uçuyordu.
cheerfulnessneşe, keyif
🇺🇸 Her cheerfulness was contagious, and soon everyone was smiling.
🇹🇷 Neşesi bulaşıcıydı ve kısa süre sonra herkes gülümsüyordu.
exhilarationcoşku, neşe, canlılık
🇺🇸 The breathtaking view from the mountain top filled them with exhilaration.
🇹🇷 Dağın tepesinden muhteşem manzara onları coşkuyla doldurdu.
merrimentneşe, eğlence, cümbüş
🇺🇸 The festival was filled with merriment, laughter, and joy.
🇹🇷 Festival, neşe, kahkaha ve sevinçle doluydu.
Mutluluk Anlatan Kelimeler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyicisi 😔

Sitenin varlığını sürdürebilmesi adına, Reklam engelleyicinizi kapatmanızı rica ediyoruz. Mahcubuz ama desteğiniz çok önemli 🙏