Modal Verb

Modal Verbs (Kip Belirteçleri)

İngilizcede modal verbs olarak adlandırılan kip belirteçleri yaygın bir şekilde kullanılan yardımcı fiillerdir. Zira cümledeki esas fiilleri, olasılık, yetenek, zorunluluk, tavsiyede bulunma, izin alma ve izin verme gibi çeşitli yönlerden etkilerler.

Modal Verbs

Aşağıdaki listede modal verbs olarak kullanılan yardımcı fiiller derlenmiştir:

➡️ Can
➡️ Could
➡️ Shall
➡️ Should
➡️ Ought to
➡️ Need
➡️ May
➡️ Might
➡️ Will
➡️ Would
➡️ Must
➡️ Have to

Modal Verbs (Kip Belirteçleri)

Her bir kip belirteci ayrı ayrı sayfalarda detaylıca anlatılmıştır. Bu yazıda sadece özet olarak hepsini bir arada derledik.

İngilizcede modal verbs yapılarının genel kullanımları yıldızlanarak anlatılmıştır.

⭐ Can Kip Belirteci
➡️ yetenek
Thomas can play the guitar.
Thomas gitar çalabilir.
➡️ izin
Can I leave early today?
Bugün erken gidebilir miyim?
➡️ güvence
You can leave everything to him.
Her şeyi ona bırakabilirsin.
➡️ öneri
We can buy a bike.
Bir bisiklet satın alabiliriz.
➡️ olasılık
Anybody can win the lottery.
Piyangoyu herkes kazanabilir.

⭐ Can’t
➡️ yetenek yokluğu
He can’t play the guitar.
Gitar çalamaz.
➡️ yasaklama
You can’t smoke here.
Burada sigara içemezsiniz.
➡️ ısrarlı rica
Can’t you be more careful while driving?
Araba sürerken daha dikkatli olamaz mısın?
➡️ öneri
Can’t we talk about it tomorrow?
Bunu yarın konuşamaz mıyız?
➡️ inanmazlık
You can’t be hungry. You have eaten yet.
Aç olamazsın. Demin yedin.
➡️ imkansızlık
You can’t drive there, because there is no road.
Orada araba kullanamazsınız, çünkü yol yok.
➡️ tahmin
Anna can’t work as a teacher. She hasn’t graduated yet.
Anna öğretmen olarak çalışamaz. Henüz mezun olmadı.

⭐ Could Kip Belirteci
➡️ geçmiş yetenek
I could play the guitar when I was only 6.
Daha 6 yaşındayken gitar çalabiliyordum.
➡️ olasılık
He could be in the house.
Evde olabilir.
➡️ rica
Could you please give me your pen?
Lütfen bana kaleminizi verir misiniz?
➡️ koşul cümlelerinde
If I were rich, I could be happy.
Zengin olsaydım mutlu olabilirdim.

⭐ Will Kip Belirteci
➡️ gelecek zaman
I will finish my work soon.
Yakında işimi bitireceğim.
➡️ isteklilik
Messi will do his best to help his team.
Messi takımına yardım etmek için elinden geleni yapıyor.
➡️ isteksizlik
I won’t drive in fog.
Sisli havada araba kullanmayacağım.
➡️ rica
Will you let me buy it?
Onu satın almama izin verir misin?
➡️ ikram
Will you have a cup of tea?
Bir fincan çay alır mısın?
➡️ alışkanlık
She will listen to music all day long.
Bütün gün müzik dinler.
➡️ olasılık
If she come here, she will visit to me.
Eğer buraya gelirse, beni ziyaret edecektir.
➡️ kararlılık
We will never surrender.
Asla teslim olmayacağız.
➡️ duyuru
The toilets will be closed tomorrow for urgent repairs.
Acil onarımlar nedeniyle tuvaletler yarın kapatılacak.
➡️ mantıksal yargı
A small leak will sink a great ship.
Küçük bir sızıntı büyük bir gemiyi batırır.
➡️ durum
Schools will not start because of pandemic.
Pandemi nedeniyle okullar açılmayacak.
➡️ emir
You will clean the house before I come back.
Ben dönmeden evi temizleyeceksin.

⭐ Would Kip Belirteci
➡️ rica
Would you please turn on the lights?
Lütfen ışıkları açar mısın?
➡️ koşul
If he knew the answer, he would tell us.
Cevabı bilseydi bize söylerdi.
➡️ geçmiş alışkanlık
I would take a walk every Sunday.
Her pazar yürüyüş yapardım.
➡️ reddetme
He would not tell us anything about his job.
Bize işi hakkında hiçbir şey söylemedi.
➡️ dolaylı anlatım
He said that he would do anything to help me.
Bana yardım etmek için her şeyi yapacağını söyledi.
➡️ inanmazlık
Who would take such a story seriously?
Kim böyle bir hikayeyi ciddiye alır?
➡️ istek
What wouldn’t I give for such a Ferrari?
Böyle bir Ferrari için neler vermezdim?

⭐ Shall Kip Belirteci
➡️ gelecek zaman
We shall start the meeting early.
Toplantıya erken başlayacağız.
➡️ teklif
Shall we go out?
Dışarı çıkalım mı?
➡️ yüreklendirme
He shall be rewarded if he keeps his promise.
Verdiği sözü tutarsa ​​mükafatını alacaktır.
➡️ yardım önerisi
Shall I drive your car?
Arabanızı süreyim mi?
➡️ niyet
I shall go on a diet.
Diyete devam edeceğim.
➡️ dinsel buyruk
You shall not lie.
Yalan söylemeyeceksin.
➡️ hukuk dili
The tenant shall take good care of the residence.
Kiracı konuta iyi bakmalıdır.

⭐ May Kip Belirteci
➡️ olasılık
It may rain today.
Bugün yağmur yağabilir.
➡️ gelecek
They may open a new shop soon.
Yakında yeni bir dükkan açacaklar.
➡️ izin isteme
May I help you?
Size yardım edebilir miyim?
➡️ dua ve beddua
May he drop dead!
Ölüp düşsün!

⭐ Might Kip Belirteci
May ile birbirinin yerine değişmeli kullanılabilse de might daha çok olasılık anlamlarında kullanılır.
➡️ olasılık
Thomas won the lottery. He might buy a new car this week.
Thomas piyangoyu kazandı. Bu hafta yeni bir araba alabilir.

⭐ Should Kip Belirteci
➡️ zorunluluk
One should watch my father’s diet.
Babamın diyetini birisi takip etmeli.
➡️ ideal olanı belirtme
There should be more public hospitals.
Daha fazla devlet hastanesi olmalı.
➡️ olasılık
There should be a massive crowd at the party. Mary has so many friends.
Partide büyük bir kalabalık olmalı. Mary’nin pek çok arkadaşı var.
➡️ sürpriz veya pişmanlık
I’m sorry that he should be so upset by what I said.
Söylediklerime bu kadar kızmış olmasına üzüldüm.
➡️ tavsiye ve öneriler
You should tell him what you think.
Ona ne düşündüğünü söylemelisin.
➡️ koşul cümlesi
If you should decide not to go on the trip, you will get a full refund.
Seyahate çıkmamaya karar verirseniz, tam bir geri ödeme alacaksınız.

⭐ Ought to Kip Belirteci
Ought to, genel olarak should ile benzer görevlerde kullanılmaktadır. Ancak gündelik yaşamda should daha yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
➡️ arzu edileni veya ideal olanı anlatmak
They ought to have more parks in the city centre.
Şehir merkezinde daha fazla park olmalı.
➡️ muhtemelen olacak şeyleri anlatmak
The concert ought to only take about two hours so we’ll be home by 12 pm.
Konserin sadece iki saat sürmesi gerekiyor, bu yüzden saat 12’de evde olacağız.

⭐ Must Kip Belirteci
➡️ zorunluluk
You must read the book.
Kitabı okumalısın.
➡️ görev duygusu
I must study harder this year.
Bu yıl daha çok çalışmalıyım.
➡️ mantıksal tahmin
Thomas must be over 70. He fought in WW2.
Thomas 70’in üzerinde olmalı. O, 2. Dünya Savaşı’nda savaştı.

⭐ Have to Kip Belirteci
➡️ gereklilik
I have to get up early.
Erken kalkmak zorundayım.
➡️ yükümlülük
In England, most schoolchildren have to wear a uniform.
İngiltere’de çoğu okul çocuğu üniforma giymek zorundadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

😔 Reklam Engelleyicisi 😔

Sitenin varlığını sürdürebilmesi adına, Reklam engelleyicinizi kapatmanızı rica ediyoruz. Mahcubuz ama desteğiniz çok önemli 🙏