Modal Verbs (Kip Belirteçleri)
Modal verbs İngilizcede yaygın bir şekilde kullanılan fiillerdir. Bu fiiller cümledeki esas fiilleri, olasılık, yetenek, zorunluluk, tavsiyede bulunma, izin alma ve verme gibi çeşitli yönlerden etkilerler.
Modal Verbs
Türkçede kip belirteci olarak bilinen bu yapı İngilizcede auxiliary verbs olarak adlandırılan yardımcı fiiller kategorisindedir. Cümlenin ana fiilini çeşitli yönlerden etkilemek için kullanılır.
Her bir kip belirteci ayrı ayrı sayfalarda detaylıca anlatılmıştır;
Alt başlıklar halinde her bir kip belirtecinin genel olarak kullanıldığı görevler kısaca gösterilmiş olup birer örnek cümleyle gösterilmiştir;
Can
Can modal yardımcı fiili aşağıdaki tabloda belirtilen anlamlarda kullanılabilir;
yetenek | Thomas can play the guitar. Thomas gitar çalabilir. | |
izin | Can I leave early today? Bugün erken gidebilir miyim? | |
güvence | You can leave everything to him. He will take care of all. Her şeyi ona bırakabilirsin. Hepsiyle o ilgilenecek. | |
öneri | We can buy a bike. Bir bisiklet satın alabiliriz. | |
olasılık | Anybody can win the lottery. Piyangoyu herkes kazanabilir. |
Could
Can ile değişmeli bir şekilde kullanılabilse de could kip belirtecinin farklı kullanım alanları da vardır;
geçmiş yetenek | I could play the guitar when I was only 6. Daha 6 yaşındayken gitar çalabiliyordum. | |
olasılık | He could be in the house. Evde olabilir. | |
rica | Could you please give me your pen? Lütfen bana kaleminizi verir misiniz? | |
koşul cümlelerinde | If I were rich, I could be happy. Zengin olsaydım mutlu olabilirdim. |
Can’t
yetenek yokluğu | He can’t play the guitar. Gitar çalamaz. | |
yasaklama | You can’t smoke here. Burada sigara içemezsiniz. | |
ısrarlı rica | Can’t you be more careful while driving? Araba sürerken daha dikkatli olamaz mısın? | |
öneri | Can’t we talk about it tomorrow? Bunu yarın konuşamaz mıyız? | |
inanmazlık | You can’t be hungry. You have eaten yet. Aç olamazsın. Demin yedin. | |
imkansızlık | You can’t drive there, because there is no road. Orada araba kullanamazsınız, çünkü yol yok. | |
tahmin | Anna öğretmen olamaz. Henüz mezun olmadı. Anna öğretmen olamaz. Henüz mezun olmadı. |
Will
Will gelecek zaman yardımcı fiili olarak kullanıldığı gibi kip belirteci olarak da kullanılır.
gelecek zaman | I will finish my work soon. Yakında işimi bitireceğim. | |
isteklilik | Messi will do his best to help his team. Messi takımına yardım etmek için elinden geleni yapıyor. | |
isteksizlik | I won’t drive in fog. Sisli havada araba kullanmayacağım. | |
rica | Will you let me buy it? Onu satın almama izin verir misin? | |
ikram | Will you have a cup of tea? Bir fincan çay alır mısın? | |
alışkanlık | She will listen to music all day long. Bütün gün müzik dinler. | |
olasılık | If she come there, she will visit to me. Eğer oraya gelirse, beni ziyaret edecektir. | |
kararlılık | I will finish the work on time. İşleri zamanında bitireceğim. | |
duyuru | The toilets will be closed tomorrow for urgent repairs. Acil onarımlar nedeniyle tuvaletler yarın kapatılacak. | |
mantıksal yargı | A small leak will sink a great ship. Küçük bir sızıntı büyük bir gemiyi batırır. | |
durum | Schools will not start because of pandemic. Pandemi nedeniyle okullar açılmayacak. | |
emir | You will clean the house before I come back. Ben dönmeden evi temizleyeceksin. |
Would
Will gelecek zaman yardımcı fiili olarak kullanıldığı gibi kip belirteci olarak da kullanılır.
rica | Would you please turn on the lights? Lütfen ışıkları açar mısın? | |
koşul | If he knew the answer, he would tell us. Cevabı bilseydi bize söylerdi. | |
geçmiş alışkanlık | I would take a walk every Sunday. Her pazar yürüyüş yapardım. | |
reddetme | He would not tell us anything about his job. Bize işi hakkında hiçbir şey söylemedi. | |
dolaylı anlatım | He said that he would do anything to help me. Bana yardım etmek için her şeyi yapacağını söyledi. | |
inanmazlık | Who would take such a story seriously? Kim böyle bir hikayeyi ciddiye alır? | |
istek | What wouldn’t I give for such a Ferrari? Böyle bir Ferrari için neler vermezdim? |
Shall
Shall özellikle teklif içeriklerinde yaygın bir şekilde karşımıza çıksa da aşağıdaki durumlarda kullanılabilir;
gelecek zaman | We shall start the meeting early. Toplantıya erken başlayacağız. | |
teklif | Shall we go out? Dışarı çıkalım mı? | |
isteklilik | He shall be rewarded if he keeps his promise. Verdiği sözü tutarsa mükafatını alacaktır. | |
dinsel buyruk | You shall not lie. yalan söylemeyeceksin. | |
yardım önerisi | Shall I drive your car? Arabanızı süreyim mi? | |
niyet | I shall go on a diet. Diyete devam edeceğim. | |
hukuk dili | The tenant shall take good care of the residence. Kiracı konuta iyi bakacaktır. | |
ısrar | They shall obey the rules. Kurallara uyacaklardır. |
Should
Aşağıdaki tabloda benzer şekilde should kip belirtecinin kullanımları listelenmiştir;
zorunluluk | One should watch my father’s diet. Babamın diyetini izlemek lazım. | |
yapısal | It is strange that Batman should be here. Batman’in burada olması garip. | |
dolaylı anlatım | She said she should do the dishes. Bulaşıkları yıkaması gerektiğini söyledi. | |
koşul cümlesi | If he should have any difficulty, give us a feddback. Herhangi bir zorluk yaşarsa, bize bir geri bildirim verin. | |
devrik koşul | Should you have any problem, consult the manual. Herhangi bir sorununuz varsa, kılavuza bakın. |
Ought to
Genel olarak should yerine kullanılabilen ought to zorunluluk durumlarını anlatır.
zorunluluk | I ought to quit smoking. Sigarayı bırakmalıyım. |
Must
Aşağıdaki tabloda must kip belirtecinin kullanımları listelenmiştir;
zorunluluk | You must read the book. Kitabı okumalısın. | |
görev duygusu | I must study harder this year. Bu yıl daha çok çalışmalıyım. | |
mantıksal tahmin | Thomas must be over 70. He fought in WW2. Thomas 70’in üzerinde olmalı. 2. Dünya Savaşı’nda savaştı. |
Must not
Must kip belirtecine nazaran must not yasak ifadelerinde kullanılır;
yasak | You mustn’t eat too much red meat. Çok fazla kırmızı et yememelisiniz. |
Have to
gereklilik | I have to get up early. Erken kalkmak zorundayım. | |
mantıksal yargı | You have to be kidding me. Şaka yapıyor olmalısın. |
Had to
geçmişte gereklilik | I had to go out yestarday. Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım. |
May
Aşağıdaki tabloda may kip belirtecinin kullanımları listelenmiştir;
olasılık | It may rain today. Bugün yağmur yağabilir. | |
gelecek | They may open a new shop soon. Yakında yeni bir dükkan açacaklar. | |
izin isteme | May I help you? Size yardım edebilir miyim? | |
dua ve beddua | May he drop dead! Ölüp düşsün! |
Might
May ile birbirinin yerine değişmeli kullanılabilse de might daha çok olasılık anlamlarında kullanılır;
yasak | He might buy a new car this week. Bu hafta yeni bir araba alabilir. |
Used to
Used to geçmiş alışkanlık ifadelerinde kullanılır.
geçmiş alışkanlık | She used to swim well. İyi yüzerdi. |
Had better
tavsiye | You had better come here. Buraya gelsen iyi olur. | |
uyarı | You had better not be so noisy. Bu kadar gürültülü olmasanız iyi olur. |
Had rather – Would rather
Birbirlerinin yerine kullanılabilen bu kip belirteçleri tercih anlatır.
tercih | Köle olmaktansa ölmeyi tercih ederim. Köle olmaktansa ölmeyi tercih ederim. |
Get used to – Get accustomed to
Birbirlerinin yerine kullanılabilen bu kip belirteçleri alışma durumlarını anlatır.
tercih | He is getting used to Iiving doing nothing. Hiçbir şey yapmadan yaşamaya alışıyor. |
Be supposed to
görev | We are supposed to keep this place clean. Burayı temiz tutmamız gerekiyor. | |
genel inanış | Vegetables are supposed to be good for health. Sebzelerin sağlığa iyi geldiği söyleniyor. | |
planlanmış iş | The bus is supposed to be here now. Otobüsün şimdi burada olması gerekiyordu. | |
yasak | You are supposed to erase these pictures. Bu resimleri silmeniz gerekiyor. |