İngilizcede “Be able to” Yapısı

İngilizcede “be able to” yapısı, yetenek, gücü yetme, işi başarma anlamlarında kullanılan bir kip belirteçedir (modal verbs).

“Be able to” yapısı, “can“ ve “could” ile benzer bir anlam taşısa da onlardan farklı olarak yalnızca şimdiki ya da geçmiş zamanla sınırlı kalmaz. Her zaman kipiyle kullanılabilme özelliğine sahiptir. Bunu sağlamak için “be” fiili, cümlenin zamanına göre çekimlenir.

Olumsuz bir cümle kurarken “not” ifadesi, “be” fiili ile “able to” yapısının arasına yerleştirilir. Soru cümlelerinde ise “be” fiili uygun zaman çekimiyle cümlenin başına gelir, ardından özne ve “able to” yapısı eklenir.

Örneğin, “I am able to swim.” cümlesi şimdiki zamanda “Yüzebiliyorum.” anlamına gelirken, “I was able to swim.” cümlesi geçmişte bir beceri ya da başarıyı ifade ederek “Yüzebildim.” şeklinde çevrilebilir. Gelecek zamanda kullanıldığında “I will be able to swim.” ifadesi “Yüzebileceğim.” anlamını taşır. Bu yapı, geniş zamanlı kullanımlarda yetenek veya imkanları belirtirken, geçmiş ve gelecek zamanlarda belirli bir duruma bağlı olarak bir şeyi yapabilmeyi ifade etmek için tercih edilir.

“Be able to” Hangi Durumlarda Kullanılır?

1. İngilizcede “am/is/are able to” ile “can” yetenek ifade ettiklerinde benzer anlamlara sahip olsalar da “am/is/are able to” işin zorluk çekilerek yapıldığını ifade eder.

🇺🇸 He is able to run even though his leg is injured.
🇹🇷 Bacağı yaralanmış olsa bile koşabiliyor.
🇺🇸 Although Thomas has a severe backache, he is able to swim.
🇹🇷 Thomas şiddetli bir sırt ağrısı olmasına rağmen yüzebiliyor.

2. “Am/is/are able to” yapısı, “can” kip belirtecine nazaran daha resmi bir kullanıma sahiptir:

🇺🇸 I am very sorry but I am not able to give you that information.
🇹🇷 Çok üzgünüm ama size bu bilgiyi veremem.

3. “Be able to” kip belirteci, bir başka kip belirteci (modal verbs) ile beraber kullanılabilir.

🇺🇸 Thanks to NASA, I will be better able to understand the universe.
🇹🇷 NASA sayesinde evreni daha iyi anlayabileceğim.
🇺🇸 Quentin Tarantino might be able to write good WW2 stories.
🇹🇷 Quentin Tarantino iyi 2. Dünya Savaşı hikayeleri yazabilir.
🇺🇸 Ronaldo should be able to play in the team.
🇹🇷 Ronaldo takımda oynayabilmeli.

4. “Could” gibi yetenek belirtmeden geçmişteki bir işin yapılabilmesini anlatır. Bu durumda “was/were able to” kullanılır.

🇺🇸 I wasn’t able to finish the marathon in under five hours.
🇹🇷 Maratonu beş saatin altında bitiremedim.
🇺🇸 I was not able to swim across the strait.
🇹🇷 Boğazı yüzerek geçemedim.
🇺🇸 Emma was able to read when she was three.
🇹🇷 Emma üç yaşındayken okuyabiliyordu.

5. “Have/has/had been able to” ile işin nihayet yapılabildiği anlatılır.

🇺🇸 I have just been able to start a small online business.
🇹🇷 Küçük bir çevrimiçi iş kurabildim.
🇺🇸 A man died because other passengers had not been able to stop his bleeding.
🇹🇷 Diğer yolcular kanamasını durduramadığı için bir adam öldü.
🇺🇸 He has been able to solve his problems.
🇹🇷 Sorunlarını çözmeyi başardı.

Diğer Zamanlarda “Be able to” Kullanımı

İngilizcede “be able to” yapısı, pekala farklı zamanlarda kullanılmaktadır.

1. Simple Present (Geniş Zaman): Bu formu şimdiki zamanda geçerli olan yetenekler hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 I am able to swim.
🇹🇷 Ben yüzebiliyorum.

2. Simple Past (Geçmiş Zaman): Bu formu geçmişte geçerli olan yetenekler veya fırsatlar hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 I was able to finish the project before the deadline.
🇹🇷 Projeyi son teslim tarihinden önce bitirebildim.

3. Future Simple (Gelecek Zaman): Bu formu gelecekte gerçekleşecek yetenekler veya fırsatlar hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 I will be able to attend the meeting tomorrow.
🇹🇷 Yarınki toplantıya katılabileceğim.

4. Present Perfect (Present Perfect Tense): Bu formu şimdiye kadar gerçekleşmiş olan yetenekler veya fırsatlar hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 I have been able to improve my language skills.
🇹🇷 Dil becerilerimi geliştirebildim.

5. Past Perfect (Past Perfect Tense): Bu formu geçmişte belirli bir noktadan önce geçerli olan yetenekler veya fırsatlar hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 By the time I started my new job, I had been able to learn enough about the industry to feel confident.
🇹🇷 Yeni işime başladığımda, sektör hakkında kendime güvenecek kadar bilgi edinmiştim.

6. Future Perfect (Future Perfect Tense): Bu formu, gelecekte belirli bir noktada gerçekleşecek olan yetenekler veya fırsatlar hakkında konuşmak için kullanırız. Örnek:

🇺🇸 By next year, I will have been able to save enough money for a trip to Europe.
🇹🇷 Gelecek yıl, Avrupa seyahati için yeterli parayı biriktirebileceğim.