B1 Seviye

İngilizce Olumsuz Duygu İfadeleri

Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu dersimizde İngilizce olumsuz duygu ifadeleri için yararlanılan kelimelerden yaygın olanları derlenmiştir.

upset

“üzgün, mutsuz, keyfi bozuk” anlamlarına gelmektedir.

Look how upset this has made you.
Bak bu seni ne kadar üzdü.
Does he have any reasons to be upset?
Üzgün olması için herhangi bir sebep var mı?
John, there’s nothing wrong with being upset about losing.
John, kaybetmekten dolayı üzülmenin yanlış bir tarafı yok.
İngilizce Olumsuz Duygu İfadeleri

disappointed

“hayal kırıklığına uğramış” gibi bir anlama gelmektedir.

Adam was very disappointed with his exam results.
Adam, sınav sonuçlarını alınca çok hayal kırıklığına uğradı.
Losing the match must have been disappointing.
Maçı kaybetmek hayal kırıklığı olmuş olmalı.
Humanity has disappointed her once more.
İnsanlık onu bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.
İngilizce Olumsuz Duygu İfadeleri

exhausted

“bitkin, bezgin, bitap düşmüş, yılmış” gibi anlamlara gelmektedir.

She seems to be exhausted all of the time now.
Bu aralar sürekli bitkin görünüyor.
My husband wakes up every morning exhausted.
Kocam her sabah yorgun uyanır.
The soldiers can’t sleep no matter how exhausted they are.
Askerler ne kadar bitap düşmüş olsalar da uyuyamazlar.
İngilizce Olumsuz Duygu İfadeleri

anxious

“endişeli, kaygılı, huzursuz” gibi anlamlara gelmektedir.

The students spent an anxious week waiting for the test results.
Öğrenciler sınav sonuçlarını bekleyerek endişeli bir hafta geçirdiler.
I know he was anxious for the latest on the trials.
Duruşmalarla ilgili son gelişmeler için endişeli olduğunu biliyorum.
I had never seen her so anxious.
Onu hiç bu kadar endişeli görmemiştim.

jealous

“kıskanç” anlamına gelmektedir.

Luke felt guilty for being so jealous of his sister.
Luke, kız kardeşini bu kadar kıskandığı için kendini suçlu hissetti.
Anna’s high salary made her older sisters jealous.
Anna’nın yüksek maaşı ablalarını kıskandırdı.
You’re jealous because Emma found somebody better than you.
Emma senden daha iyi birini bulduğu için kıskanıyorsun.

terrified

“çok korkmuş, dehşete düşmüş” gibi anlamlara gelmektedir.

I have been terrified of the dark since I saw that film.
O filmi izlediğimden beri karanlıktan korkarım.
I am suddenly terrified of dying and leaving you guys alone.
Aniden ölmekten ve sizi yalnız bırakmaktan çok korkuyorum.
My wife was terrified of car crashes.
Karım araba kazalarından çok korkardı.

offended

“kırgın, gücenmiş, dargın, rencide olmuş” gibi anlamlara gelmektedir.

Some people were offended by the content of the book.
Bazı insanlar kitabın içeriğinden rahatsız oldu.
I apologise if I offended you.
Seni kırdıysam özür dilerim.
It wasn’t our intention, but I can understand why you may feel offended.
Niyetimiz bu değildi, ama neden gücendiğinizi anlayabiliyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

😔 Reklam Engelleyicisi 😔

Sitenin varlığını sürdürebilmesi adına reklam engelleyicinizi (Adblocker) kapatmanızı rica ediyoruz.