| apartheid | Güney Afrika hükümetinin ırkların ayrılmasını gerektiren politikası |
| allegiance | bağlılık, sadakat |
| annexation | ilhak, topraklarına katma |
| autonomy | özerklik: bir grup insanın kendi kendini yönetme veya kendi faaliyetlerini organize etme hakkı. |
| balance of power | güç dengesi: Bir sistemdeki gücün, hiçbir devletin diğerlerini ezemeyeceği şekilde dağıtılması |
| ballot | oy pusulası: bir sistem veya gizli oylama olayı. |
| bicameral system | iki meclisli sistem: yasama meclisinin üst ve alt meclis olmak üzere iki odaya ayrıldığı bir hükümet sistemi. |
| borough | ilçe |
| chauvinism | şovenizm: kendi ülkenizin veya ırkınızın en iyi veya en önemli olduğuna dair güçlü ve mantıksız inanç |
| citizen | vatandaş |
| civics | yurttaşlık |
| civil service | kamu hizmeti |
| colonization | kolonizasyon: bir ülkenin diğerini kontrol ettiği sisteme olan inanç ve destek. |
| commonwealth | devlet, kamu yararı |
| constitution | anayasa |
| conspiracy | komplo |
| debunk | çürütmek: gerçek bir açıklama sunarak bir sahtekarlığı veya yanlışlığı ortaya çıkarmak |
| deportation | sınır dışı etme |
| doublespeak | gerçek anlamını gizlemek için kasıtlı olarak oluşturulmuş dil |
| downsize | küçültme: çalışanların azaltılması |
| egalitarian | eşitlikçi: tüm erkeklerin eşitliğine olan inançla karakterize edilir. |
| election | seçim |
| enlightenment | aydınlanma: 18. yüzyılda insan aklının gücünü destekleyen bir eğilim. |
| exile | sürgün |
| free speech | ifade özgürlüğü |
| gerrymandering | seçimde hile yapmak |
| impeachment | inisiyatif: Karar vermek ve ne yapacağının söylenmesine gerek kalmadan bir şeyler yapmak için muhakeme gücünü kullanma yeteneği |
| jingoism | jingoizm: Kendi ülkenizin her zaman en iyisi olduğuna dair aşırı inanç |
| legislature | yasama organı |
| liberty | özgürlük |
| lobbying | lobicilik |
| morality | ahlak |
| municipality | belediye |
| poll | anket |
| sanction | yaptırım |
| secede | ayrılmak: siyasi birlik gibi bir ittifaktan veya federasyondan resmen ayrılmak. |
| secularism | laiklik |
| sovereignty | egemenlik: bir ülkenin kendi hükümetini kontrol etme gücü. |
| subsidy | para yardımı, devlet yardımı |
| suffrage | oy hakkı |
| think tank | beyin takımı, danışmanlar |
| tyranny | zulüm, zorbalık, tiranlık |