| altitude | yükseklik: atmosferdeki bir cismin deniz seviyesinden yüksekliği |
| biological diversity | biyolojik çeşitlilik: Dünya’nın bir bölgesindeki yaşam formlarının çeşitliliğini ve bu yaşam formlarının ekolojik karşılıklı bağımlılığını tanıyan bir kavram |
| chinook | chinook: Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da Rocky Dağları’nın doğu tarafında yaşanan ılık, kuru bir rüzgar |
| climax vegetation | doruk bitki örtüsü: büyümesi uzun bir süre boyunca bozulmadan devam etmiş olsaydı bir alanda var olacak bitki örtüsü |
| confluence | izdiham: iki akarsuyun daha büyük bir akarsu oluşturmak üzere birlikte aktığı yer. |
| continent | kıta |
| continental climate | karasal iklim |
| conurbation | çekirdek alan: bir ülkenin ekonomik, politik, entelektüel ve kültürel odağını içeren kısmı |
| elevation | düzensiz: bir buzul tarafından kaynağından taşınan ve buzul eridiğinde biriktirilen bir kaya |
| escarpment | escarpment: nispeten düz veya daha hafif eğimli iki yüzeyi ayıran ve erozyon veya faylanmadan kaynaklanan uzun bir uçurum veya dik eğim |
| estuary | haliç: bir nehrin deniz tarafından işgal edilen ve gelgitlerden etkilenen geniş alt akışı |
| fallow | nadas: sürülmüş veya sürülen ancak büyüme mevsimi boyunca ekilmeyen tarım arazisi |
| fish ladder | balık merdiveni: suyun akmasına izin verilen bir dizi sığ basamak; somon yumurtlamak için akıntıya karşı yüzerken, saimon’un elektrik barajları gibi yapay engelleri aşmasına izin verecek şekilde tasarlanmıştır |
| grid | ızgara: mutlak konumu belirlemeye yardımcı olan, enlem ve boylamı temsil edenler gibi bir grafik veya harita üzerindeki çizgi deseni. |
| hemisphere | yarım küre: dünyanın yarısı, genellikle dünyanın kuzey ve güney ya da doğu ve batı olarak iki eşit parçaya bölünmesinin sonucu olarak düşünülür. |
| hinterland | iç bölge |
| humus | humus: kısmen ayrışmış organik toprak materyali. |
| igneous rock | magmatik kaya: erimiş (erimiş) malzemeler sertleştiğinde oluşan kaya. |
| karst | karst: yeraltı kireçtaşı veya dolomitin yeraltı çözeltisinden kaynaklanan yüzey topografyasına sahip bir alan. |
| latitude | enlem: Bir yerin Ekvator’un ne kadar kuzeyinde veya güneyinde bulunduğunu ölçen, Ekvator’a paralel olarak Dünya’nın yüzeyinden geçen hayali çizgiler. |
| leaching | liç: suyun aşındırıcı hareketi ve kimyasal etkisi yoluyla topraktaki besin maddelerinin uzaklaştırılması süreci |
| legume | baklagil: soya fasulyesi gibi köklerinde azot sabitleyici bakteriler taşıyan ve böylece topraktaki azot içeriğini artıran bitki |
| lignite | Linyit: nispeten zayıf ısı üretme kapasitesine sahip düşük dereceli kahverengimsi kömür. |
| loess | killi ve kumlu balçık |
| longitude | boylam: kuzeyden güneye uzanan, dünya yüzeyini kesen hayali çizgiler. |
| maritime climate | deniz iklimi |
| Mediterranean climate | Akdeniz iklimi |
| mesa | düz tepe, yüksek ova |
| metamorphic rock | metamorfik kaya: fiziksel olarak ısı ve/veya basınçla değiştirilmiş kaya. |
| moraine | moren: bir buzul tarafından taşınan ve biriktirilen kayalar ve toprak. |
| municipal waste | belediye atığı: bir kentsel alanda yaşayan insanlar tarafından üretilen modern yaşamın istenmeyen yan ürünleri. |
| outwash | bir buzuldan akan erimiş su tarafından biriken kayalık ve kumlu yüzey malzemesi |
| palisades | bir dizi kalın kayalık |
| panhandle | kalıcı olarak donmuş bir toprak tabakası |