| acculturation | kültürleşme |
| achieved status | elde edilen durum |
| adjustment | insanların genetik olmayan yollarla stresli ortamlarda hayatta kalma yeteneği |
| adolescent growth spurt | ergen büyüme hamlesi |
| affilative behaviour | dokunma, sarılmayı içeren yakınlık davranışı |
| agnostic behavior | kavga, tehdit ve kaçmayı içeren davranış |
| altruistic act | özgecil davranış |
| arbitrary | keyfi |
| artifact | yapay |
| ascribed status | miras veya kalıtsal faktörün sonucu olan sosyal konum veya prestij |
| affinal kin | yakın akraba |
| analogy | bazı benzerlikleri paylaşan iki varlığın başka özellikleri de paylaştığının varsayıldığı bir akıl yürütme süreci |
| animatism | kişisel olmayan bir doğaüstü güce inanç |
| animism | ruh gibi şeylere inanış |
| balanced reciprocity | dengeli karşılıklılık |
| cache | önemli kaynakların kasıtlı olarak depolanması |
| caste | sınıf, kast |
| civilization | medeniyet |
| clade | ortak bir evrimsel ataya sahip bir türler grubu |
| clan | kabile |
| class | elde edilen statü ve önemli sosyal statü ile toplum içinde sıralanmış bir grup |
| cremation | ölü yakma |
| culture-bound | kültüre bağlı |
| cultural determinism | refleksler hariç tüm davranışların öğrenmenin sonucu olduğu fikri |
| cultural diffusion | kültürel bir özelliğin yayılması |
| cultural relativism | kültürlerin değerlerinin, inançlarının ve geleneklerinin farklı olduğu ve tanınmayı hak ettiği konumu |
| cultural universal | dünyanın tüm toplumlarında bulunan genel kültürel özellikler |
| diaspora | başka ülkelere yayılmış bir ülke veya bölgenin insanları |
| domestication | evcilleştirme |
| dowry | çeyiz |
| empirical | deneysel, ampirik |
| empiricism | gözlemlenebilir ve ölçülebilir verilere güvenmek |
| enculturation | insan bebeklerinin kültürlerini öğrenme süreci |
| endogamy | aile içi evlilik |
| endogamy | iki veya daha fazla kuşaktan yetişkinleri içeren çok aileli bir birim |
| extrasomatic | davranışsal |
| extinction | nesli tükenme |
| gender | cinsiyet |
| hegemony | egemenlik |
| induction | tümevarım |
| industrial society | sanayi toplumu |
| institution | kurum |
| life expectancy | umulan yaşam süresi |
| life span | teorik maksimum yaş |
| lineage | soy, köken |
| matriarchy | anaerkillik |
| negative reciprocity | her iki tarafın da pazarlıktan daha iyi sonuç almaya çalıştığı düşmanlar veya yabancılar arasında bir takas |
| niche | uygun bir yere yerleştirmek |
| norm | norm, model, örnek |
| nonverbal communication | sözsüz iletişim |
| paleontologist | paleontolog, uzak geçmişin hayvan yaşamı konusunda uzman kişi |
| participant observation | katılımcı gözlem |
| peasant | köylü |
| profane | sıradan ve rutinin alanı; gündelik, doğal dünya |
| puberty | ergenlik |
| rites of passage | Bir kişinin sosyal olarak tanımlanmış bir dizi durumdan diğerine geçişini işaret eden ritüeller |
| ritual | ritüel |
| role | bireyin sosyal konumuna uygun bir dizi davranışsal beklenti |
| sacred | kutsal |
| senescence | yaşlılık |
| sharecropping | ortakçılık |
| social mobility | insanların toplum içindeki sosyal konumlarını değiştirme yeteneği |
| social norm | beklenen davranış şekli |
| social stratification | toplumsal tabakalaşma |
| socialization | sosyallaşma |
| society | toplum |
| somatic | fiziksel |
| territory | bölge |