İngilizcede Mutluluk Anlatan Deyimler (8 Tane)
Nasıl ki Türkçede mutlu olduğumuzda kullandığımız çeşitli deyimler varsa İngilizcede de yaygın bir şekilde kullanılan mutluluk anlatan deyimler bulunmaktadır.
İngilizcede Mutluluk Anlatan Deyimler
Aşağıdaki tabloda gündelik yaşamda yaygın bir şekilde kullanılan mutluluk deyimleri alt başlıklar halinde derlenmiştir.
⭐ be thrilled to bits
- sevinçten çılgına dönmek
- sevinçten neredeyse kalbi durmak
- sevinçten deliye dönmek
- sevinçten neredeyse kalbi durmuş
Emma was thrilled to bits with her present.
Emma hediyesi için sevinçten çılgına dönmüştü.
⭐ be on cloud nine
- sevinçten havalara uçmak
- sevinçten bulutların üstünde olmak
- mutluluktan havalarda uçmak
- dünyalar onun olmak
- etekleri zil çalmak
- ağzı kulaklarına varmak
Was Anna pleased about getting that job? -Pleased? She was on cloud nine!
Anna bu işi almaktan memnun muydu? -Memnun derken? Mutluluktan havalara uçuyordu.
⭐ be over the moon
- sevinçten uçmak
- sevinçten bulutların üstüne çıkmak
- mutluluktan çıldırmak
- dünyalar onun olmak
- mutluluktan çıldırmak
- deli gibi sevinmek
Anna was over the moon about her new bike.
Anna yeni bisikleti için deli gibi sevinmişti.
⭐ be in seventh heaven
- sevinçten havalara uçmak
- sevinçten göklere çıkmak
- mutluluğun doruklarında olmak
- içi içine sığmamak
- bayram etmek
Since they got married, they’ve been in seventh heaven.
Evlendiklerinden beri mutluluğun doruklarındaydılar.
⭐ be/feel on top of the world
- dünyalar onun olmak
- kendini çok mutlu hissetmek
- sevinçten havalara uçmak
- çok mutlu olmak
Maria Sharapova was feeling on top of the world after winning the tennis tournament.
Maria Sharapova tenis turnuvasını kazandıktan sonra dünyalar onun olmuştu.
⭐ jump for joy
- sevinçten zil takıp oynamak
- sevinçten zıplamak
- zevkten dört köşe olmak
- seviçten göbek atmak
So how did Julia take the news? -She didn’t exactly jump for joy.
Peki Julia haberi nasıl karşıladı? -Yani çok da sevinçten zil takıp oynamadı.
⭐ make someone’s day
- gününü gün etmek
- birini mutlu etmek
It’s great to hear from you. It’s really made my day.
Bunu senden duymak harika. Gerçekten bu beni mutlu etti.
⭐ be walking on air
- sevinçten bulutların üzerinde gezmek
- sevinçten havaya uçmak
- çok mutlu olmak
- çok sevinmek
After the delivery of her baby, she was walking on air.
Bebeğini dünyaya getirdikten sonra sevinçten havaya uçtu.